Yıllardır kebabı anavatanında yeme hasretiyle tutuşan bu çift, tadı damağında kalmış bir halde döndü Şanlıurfa’dan. Şanlıurfa mutfağının güzelliği bir yana, Göbeklitepe’nin de ziyarete açılmasıyla beraber uzun zamandır görmek istediğimiz bu mistik şehre gidip gördük ve tüm deneyimlerimizi sizle paylaşmaya geldik.
Başlamadan Şanlıurfa videomuzu aşağıya bırakıyoruz.
Şanlıurfa’ya Ne Zaman Gidilir?
İlkbahar ya da sonbahar ayları. Nisan, Ekim, Kasım çok ideal aylar. Biz Ekim’de gittik. Hava sıcaklığı gezmek için gayet idealdi. Gittiğinizde bunaltıcı bir sıcakla karşı karşıya kalacağınız için en önermediğimiz dönem yaz ayları.
Şanlıurfa Pahalı mı?
Cevap hayır. Özellikle hem İstanbul, Ankara gibi büyük şehirlerle kıyaslayınca ya da Güneydoğu Anadolu’daki diğer şehirlere kıyasla hem konaklama hem de yeme içme fiyatlarının siz seyahat severleri memnun edeceğini söyleyebiliriz.
Şanlıurfa’da Ulaşım
Biz tüm Güneydoğu gezimizi araba ile yaptık. Kısıtlı zamanımız olduğu için bu kararımızdan oldukça memnunuz. Merkezde görülecek yerler aslında birbirine yakın. Ancak Göbeklitepe merkeze yaklaşık yarım saat, Harran da 45 dakika mesafede. Biz uçakla gelmiş olsaydık, buraları görmek için araba kiralama opsiyonunu mutlaka değerlendirirdik.
Şanlıurfa Gezisi İçin Kaç Gün Gerekli?
Biz dolu dolu 1.5 gün geçirdik. Bizim için oldukça yeterliydi. Buraya ayıracağınız zamanı belirlerken yeme içme kısmında çok fazla denenecek yer olduğundan mide fesatı geçirmeyeceğiniz şekilde bir planlama yapmanızı ve hatta kalabalık gitmenizi şiddetle öneririz.
Şanlıurfa’da Konaklama
Şanlıurfa’da konaklamayı Balıklıgöl civarı yapmak gezerken işinizi oldukça kolaylaştıracaktır. Biz Hilton Garden Inn’de kaldık. Genel olarak memnun kaldık. Akşam alkol alabilmek için de tercih sebebi olabilir.
Diğer gözümüze kestirdiğimiz otel ise Hanedan idi. Mimarisi oldukça hoşumuza gitmişti fakat yer bulamadık.
Şanlıurfa Gezilecek Yerler
Şanlıurfa Merkezde Gezilecek Yerler
Balıklıgöl (Halil-ür Rahman Gölü)
Şanlıurfa denince akla gelen ilk yerlerden biri Balıklıgöl. Hatta şehir inanç turizmi için de oldukça fazla sayıda ziyaretçi ağırlıyor. Balıklıgöl’ün olduğu bölge bu anlamda en önemli kısım. Buranın hikayesi ise şöyle. Hz. İbrahim putperestliğe savaş açar. Bu hareketinden dolayı da dönemin kralı Nemrut tarafından yakalanıp, mancınıkla gölün olduğu yerde yakılan ateşe bir tepeden atılır. O sırada Allah’tan bir emir gelir ve ateş suya, içindeki odunlar ise balıklara dönüşür. Burayı gezmek ücretsiz. Fakat oldukça turistik bir nokta olduğu için çok kalabalık oluyor. Olabildiğince erken ziyaret etmenizi öneririz. Böylece buranın bu mistik havasını daha fazla hissedeceksiniz. Göldeki balıkları beslemek isterseniz de, göl kenarında yem alabileceğiniz yerleri göreceksiniz. Çevresi de yemyeşil. Çok beğendik.
Rizvaniye Cami
Balıklıgöl’ün hemen başında bulunan tek minareli bir cami. İçine girmeseniz bile Balıklıgöl’ün tamamlayıcısı gibi olduğundan dikkat etmeniz için yazıyoruz.
Aynzeliha Gölü
Balıklıgöl’ün hemen yanı başında Aynzeliha Gölü var. Bu da yukarıda anlattığımız hikayenin devamı niteliğinde bir hikayeye sahip. Nemrut’un kızı Zeliha hem Hz. İbrahim’e inanıyor. Hem de ona aşık. İbrahim ateşe atılınca o da kendini burada bulunun bir ateşe atar ve orası da göle dönüşür. Ek bir bilgi. Aynzeliha Zeliha’nın göz yaşları demekmiş. Bu gölün etrafında devasam bir çay bahçesi var. Çay keyfi yapmak için ideal.
Halil-Ür Rahman Cami
Yukarıda bahsettiğimiz yerlerle beraber aynı kompleksin içinde yer alan bir cami. Özellikle avlusunu çok beğendik biz. Hazır buralardayken es geçmeyiniz.
Hz. İbrahim’in Doğduğu Mağara
Şanlıurfa gerçekten hikayeleri ile ünlü. Farklı farklı bir sürü hikaye duyuyorsunuz buraya gelince. Bu mağara için de yaygın olan inanış şu şekilde. Kral Nemrut bir rüya görür ve rüya tabircilerine göre o yıl doğacak bir erkek çocuk kralı öldürecektir. Nemrut da o yıl doğan tüm erkek çocukların öldürülmesi emrini verir. Hz. İbrahim’e hamile olan annesi bu mağarada doğum yapar ve 7 yıl boyunca oğlunu burada saklar. Buradan çıkan suyun da şifalı olduğuna inanılıyor. Giriş ücretsiz. İçeride çok görülecek bir yer var gibi düşünmeyin.
Şanlıurfa Müzesi
Arkeoloji meraklılarını oldukça mutlu edecek bir müzeye sahip Şanlıurfa. İçinde Göbeklitepe’nin bir modeli de var ve sütünların arasında dolaşmak gerçekten çok farklı hissettiriyor. Hemen havaya giren tipler olarak kendimizi 12 bin yıl önceye ışınlanmış gibi hissettik:) Arkeoloji bizim çok ilgimizi çekmiyor. Bu yüzden hızlıca gezip çıktık. Ancak saatlerinizi harcayabileceğiniz bir müze olduğunu da belirtelim.
MüzeKart geçiyor. Her gün ziyaret edilebiliyor.
Haleplibahçe Mozaik Müzesi
Şanlıurfa Müzesi’ne oldukça yakın olan Haleplibahçe Mozaik Müzesi’nin hikayesi çok ilginç. Bir kanalizasyon çalışması sırasında taban mozaikleri bulunmuş ve mozaiklerin bulunduğu yere bu müze yapılmış. Oldukça küçük bir müze olmasına rağmen kesinlikle görülmeye değer.
MüzeKart geçiyor. Haftanın her günü ziyarete açık.
Gümrük Hanı
Kanuni döneminden kalma bir han burası. Tarihi bir yapı olduğu için gezilecek yerlere ekledik. Ama buradaki asıl göreviniz menengiç kahvesi keyfi yapmak. Diğer kahve çeşitlerini de bulabilirsiniz ama burda içtiğimiz menengiç gerçekten çok güzeldi.
Şanlıurfa Kalesi
Biz gittiğimizde restorasyon sebebiyle kaleyi gezemedik. Buranın dikkat çekici olan özelliği iki adet sütuna sahip olması. Bu sütunlar ise Balıkgöl kısmında anlattığımız mancınıklar için kullanılan sütunlar. Gece de aydınlatılmış hali oldukça hoş.
Göbeklitepe
Burası bizim Şanlıurfa’da en merak ettiğimiz yerlerden biriydi. Göbeklitepe’ye tarihin sıfır noktası deniyor. Bilinen en eski ve en bilinen yapılar olan Mısır Piramitlerin’den ve İngiltere’de bulunan Stonehedge’den daha eski. Tarihin en eski kült merkezi ve en eski tapınağı. Buranın önemi sadece çok eski olmasından kaynaklanmıyor. Göbeklitepe’nin bulunuşu bilinen birçok şeyi altüst etti. Tarihçilerin söylediklerinin aksine, insanların yerleşik hayata geçmeden önce de ibadet ettiklerini gösteriyordu. Şimdiye kadar bildiğimiz ise insanların yaklaşık 10 bin yıl önce yerleşik hayata geçtiği yönündeydi. Ayrıca böyle büyük bir yerin yapımında çalışacak insanların sadece avcılık-toplayıcılıkla beslenemeyeceğine, dolayısıyla tarımın o dönemde başlamış olduğuna inanılıyor. Bu zamana kadar inanılan ise önce yerleşik hayata geçildiği, sonrasında ise tarım faaliyetlerinin başladığıydı. Yani Göbeklitepe tarihi yeniden yazmış oldu. Kendisi tam tamına 12 bin yıllık!
Göbeklitepe ile ilgili ilk çalışmalar 1963’te İstanbul Üniversitesi ile Chicago Üniversitesi işbirliği ile kurulan bir ekip ile başlıyor. Fakat o dönem çok da üzerinde durulmuyor. 1983 yılında Mahmut Kılıç isimli bir çiftçi tarlasını sürerken bir oymalı taş buluyor ve bunu Şanlıurfa Müzesi’ne götürüyor. 12 sene önemi anlaşılamayan taş sonrasında incelenip önemi anlaşılınca, 1995’te arkeolog Prof. Dr. Klaus Schmidt danışmanlığından kazı çalışmaları başlıyor.
Şu an gezilebilen alan oldukça küçük olmasına rağmen aslında gün yüzüne çıkarılmayı bekleyen çok büyük bir alan olduğu belirlenmiş.
Şu an gezilebilen kısmında T şekilde inşa edilmiş sütunları ve sütunların üzerindeki kabartmaları görebiliyorsunuz. Başta da belirttiğimiz gibi buranın bir tapınak olduğu düşünülüyor.
2018 yılında Göbeklitepe UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne girdi. Üzerine bir de Netflix’te Atiye adlı dizi çekilince burası hem yerli hem de yabancı turistler için önemli bir yer haline geldi.
Merkezden araba ile yaklaşık 25 dakika mesafede bulunuyor. Fakat kazı alanı girişten bir 10 dakika sürüş mesafesinde. Önce aracı otoparka bıraktıktan sonrada, ziyaretçi merkezini gezdik, ki size de bunu yapmanızı şiddetle öneririz, sonrasında ise servise binip kazı alanına geçtik.
Alan çok küçük olduğu için hızlıca gezilebiliyor. Pandemi döneminde burayı sanal olarak gezdikten sonra gerçeğini görmenin bize verdiği mutluluğu ifade etmemiz biraz zor. Olur da burayı gezemezseniz şuradan sanal olarak gezebilirsiniz.
MüzeKart burada da geçiyor ve haftanın her günü açık.
Şanlıurfa Merkez Dışında Gezilecek Yerler
Harran Kümbet Evleri
Merkezden yaklaşık 45 dakika bir araba yolculuğu ile ulaştığımız Harran bizim ufkumuzu açan bir yer oldu. Burayı İtalya’nın Puglia bölgesine yaptığımız gezi sırasında Alberobello’da gördüğümüz konik evlerin (trulli) orijinallerinin olduğu yer olduğunu biliyorduk. Ayrıca itiraf etmeliyiz ki merkezdeki hayat ile burada yaşayanların hayatı çok çok farklı.
Biz navigasyonda aratıp gittiğiniz ilk yerde orada yaşayanlar tarafından hızlıca çevrelenip, kendimizi onların rehberliğine bıraktık. Size de bunu öneriyoruz çünkü herhangi bir bilgilendirme mevcut değil. Rehberimizden aldığımız bilgilere göre bu evlerin en büyük özelliği kışın sıcak, yazın ise serin olması. Yapımında saman, yumurta akı, gül yağı gibi malzemeler kullanılmış. Bu yüzden de yapım maliyetleri oldukça düşük. Hatta yakından incelediğinizde samanları görebiliyorsunuz.Zaten bölgede çok fazla ağaç olmadığından alternatif malzeme bulmak zorunda kalmışlar.
Buraya kadar gelmişken dünyanın ilk üniversitesi olduğuna inanılan tarihi Harran Üniversitesi’nin de kalıntılarını görebilirsiniz.
Köy evinde ya da kümbet evlerininin önünde birer mırra içerseniz bizi de anarsınız.
Rumkale-Halfeti-Savaşan Köyü-Tekne Turu
Bu konuyu Rumkale Halfeti Rehberimizde detaylıca atlattık.
Instagram‘da bizi takip etmek isterseniz çok seviniriz. #uhsanliurfa etiketinden Şanlıurfa gezimizdeki fotoğraflarımızı görebilirsiniz.
Youtube‘da da varız. Bekleriz!
