Birçoğunuzun bildiği üzere 2017’den beri Hollanda’da yaşıyoruz. İnsan bukalemun misali yeni girdiği ortama çok kolay uyum sağlıyor. Bir bakmışız ki birçok alışkanlığımız değişmiş, alışkanlıklarımıza yenilerini çoktan eklemişiz.

Haydi gelin hep beraber Hollanda’ya taşınınca hayatımızda neler değişti bakalım.

Başlamadan aşağıdaki yazılar da ilginizi çekebilir.

Hollanda Oturum İzni Nasıl Alınır?

Hollanda’da İş Bulma Rehberi

Konuyla ilgili videomuzu da bırakalım.

1- Doğaya karışabilmek

Sanıyoruz ilk aklımıza gelen farklılık Hollanda’da çok rahatlıkla doğaya karışabilmemiz. İstanbul’un en kalabalık ve en gökdelenli yerlerinde yaşadığımız ve çalıştığımız için bu konu bizi en etkileyen durum oldu. Hollanda’da evinizden çıkıp birkaç dakika yürüdüğünüzde mutlaka bir parka varabiliyorsunuz. En kötü bisikletle çok güzel yerlere ulaşılabiliyor. Sabahın köründe kalkıp, arabaya binip Belgrad Ormanı’na gitmek bize çok zor gelirdi hep. Zaten bahçeler, parklar o kadar bakımlı ki orman ihtiyacımız bile olmuyor açıkçası. Buraların kolay erişilebilir olması Hollanda’da en sevdiğimiz değişikliklerden biri.

hollanda park

2- Dakik olma / Randevu Randevu Randevu

Hollanda diyince ilk aklımıza gelenlerden biri randevu. Her şey ama her şey randevu ile çalışıyor. Yani belediyeye gidecekseniz randevu almanız lazım, komşunuza uğrayacaksınız mutlaka randevulaşmanız lazım. Bu bizim en kolay adapte olduğumuz değişikliklerden biri oldu. Bir anlamda hayatımız bu anlamda düzene girdi. Zor ama girince insan alışıyor:)

Tabii randevu olayı bu kadar yaygın olunca dakik olmak da gerekiyor ve Hollandalılar bu konuda, resmen dünyaya örnek olacak nitelikte. Diyelim ki eve tamirci gelecek. Saat 15:00 diye anlaştınız. Tamirci 14:57 civarı kapıya geliyor ve saat tam 15:00’da zili çalıyor. Böyle bir dakiklikten bahsediyoruz.

Aynı durumu işte de gözlemliyoruz. Tabii bazen geç kalmalar oluyor. Onda da tekrar tekrar özür diliyorlar.

Dakik olmak bizim kültürümüzde pek yok aslında. Ama düşününce kötü bir alışkanlık değil değil mi?

3- Yeni hobiler edinme

Hollanda’ya yerleşip, düzenimizi kurduktan sonra yeni hobiler, uğraşlar edinme çabasına girdik. Bence bunun birkaç sebebi var. Birincisi kendimize kesinlikle çok daha fazla zamanımız kalıyor. İşten eve ulaşabilmek için 1.5 saat yolda harcamıyorum (Onur hala harcıyor ama trenle ulaşımını sağladığı için trafik gibi yormadığını söylüyor). Bize kalan zaman ve enerjiyi yıllardır yapmak isteyip yapamadığımız konulara ayırabiliyoruz.

Buraya yerleştikten sonra uzun mesafe bisiklete binmeye, yoga yapmaya, Uçan Hollandalılar bloğuna, Onur gitar çalmaya başladı. Aklımızda çok daha fazla fikir var ve bunlar tabii ki hep zaman ve enerji istiyor.

4- Çok farklı milletlerden arkadaş edinme

Bu farklılık tabii ki Hollanda ile değil yurtdışında yaşamakla ilgili ve gerçekten aşırı mutlu olduğumuz bir konu.

Zaten iş yerlerimizde çok farklı milletlerden arkadaşımız var. Aynısı sosyal hayatımız için de geçerli. Bazen dışarı çıktığımızda tam bir fıkra gibi oluyoruz. Bir Türk, bir Meksikalı, bir İtalyan, bir Hint gibi.. Gerçekten insanın vizyonu, hayata bakışı değişiyor ve yine önemli bir nokta dünya mutfağından çok acayip yemekler yiyoruz bu arkadaşlarımız sayesinde. Tabii ki Türk arkadaşlarımızın olduğu ve çok sevdiğimiz bir grubumuz da var ama enternasyonel grubumuzu ve bize kattıklarını çok seviyoruz.

farklı kültürlerden arkadaşlar

5- Bisiklet

Hollanda diyip bisikletten bahsetmesek hiç olmazdı galiba. Hayatımızdaki en büyük değişikliklerden biri bisikletli yaşama geçiş. Bisikletle markete gidebilmek, işe gidebilmek ne kadar büyük bir lüksmüş. Hemencecik uyum sağladık tabii ki. Hollanda’ya taşındığımızda kendimize ilk iş birer bisiklet aldık. Biz yine arada kaytarıyoruz. Ama, Hollandalılar yaz kış, yağmur çamur demeden, gerekirse tek elde şemsiye taşıyıp, bisiklete biniyorlar. Bisikletler için ayrılmış yollar, hatta bisiklet otobanları var. Üstelik bisikletlilere büyük saygı ve bazı yerlerde geçiş üstünlüğü de var.

Biz bu konuda hızımızı alamayıp road bike denen çok daha hızlı ve hafif bisikletlerden alıp uzun mesafe bisiklet sürmeye de başladık. Yaşasın bisikletli yaşam!

hollanda bisiklet

6- İş / Özel hayat dengesi

Bu ülkede mesai bitince insanlar çoğu zaman iş konusunu kafada bitirebiliyor. Kimse bırak hafta sonu mesaisini, akşam 5’den sonra bile çalışmamızı beklemiyor. Çoğu kişi de çalışmıyor zaten. Yıllık izin kullanılan dönemlere çok daha fazla özen gösteriliyor. Bu yüzden Türkiye’de bizim sıklıkla yaşadığımız “Ayy şimdi nasıl izin alacağım” endişesi yerini güzel güzel yapılan tatil planlarına ve rahat kafa ile yapılan tatillere bırakıyor.

Bu sayede stres seviyemizin de ciddi olarak düştüğünü ve bunun günlük hayata yansıdığını da belirtmemiz gerek.

lizbon gezi

7- Her işi kendimizin hallediyor olmasının verdiği dayanılmaz hafiflik

Şimdi burada aslında biraz şikayetçiyiz. Konuyu şöyle anlatalım. Türkiye’de diyelim ki badana yaptıracaksınız, marangozluk bir işiniz var ya da elektrik işi var. Genelde çoğu kişi bunu kendi yapmakla uğraşmaz ve konudan da anlamaz. Bilenlere ve yapabilenlere saygımız sonsuz. Ancak sizden çok daha iyi yapabilecek işinin ehli birini bulmanız hem zor değildir hem de siz kendiniz saatlerce uğraşmak yerine zamanınızdan çalmadan daha ucuza halledebilirsiniz.

İş Hollanda’da maalesef böyle değil. Bir kere işçilik aşırı ama aşırı pahalı. Ortalama saatlik ücretler 50-60€ arasında. Kaldı ki bu parayı verince iş bitmiyor. Biz Türkiye’de gerçekten ustaların elinden çıkan işlere o kadar alışmışız ki buradaki işçilik bizi asla tatmin etmiyor.

Hal böyle olunca Hollanda’ya yerleştikten sonra evdeki birçok işi kendimiz halletmeyi öğrendik. Evimizi boyadık, marangozluk işlerimizi kendimiz halletttik, evdeki farklı tamiratları hallettik, yeri geldi laminant döşedik. Zorlandık mı? Kesinlikle! Ama yapabildiğimizi görünce hoşumuza da gitmedi değil. Yaptıkça daha da çok keyif almaya başladık. Türkiye’deyken gözümüzde büyüyen işler burada hayatımızın bir parçası haline geldi.

Zemine laminant döşeyebilmenin haklı gururu:)

8- İşe yemek götürmek

Evet bu da oldu. İlkokul öğrencileri gibi işe yemek götürüyoruz. Ama bir sorun neden? Çünkü maalesef Hollanda’da öğlenleri sıcak yemek kültürü pek yok. Çoğu Hollandalı bir çorba yanında, evden getirdikleri sandviçlerini mideye indiriyor. Bizse “Yok mu bir kuru fasülye pilav” diye ortalıkta dolaşıyoruz. Haydi uyum sağlayalım dedik en başlarda. Biz de bu yöntemi denedik ama bünyemize ters. Öğrendik ki bazı iş arkadaşlarımız 10 senedir aynı peynirle aynı sandviçi işe getiriyorlarmış. Yok bu bize ters dedik ve evden yemek getirmeye başladık.

Not: Ofislerimizde buzdolabı ve mikrodalga var:)

9- Avrupa’da vizesiz seyahat

Uçan Hollandalılar seyahat bloğu olarak seyahat konusundaki farklılıklardan bahsetmemek olmaz. Malum Hollanda Schengen bölgesinde bulunuyor ve bu sayede Schengen bölgesinde bulunan ülkelere vizesiz giriş yapabiliyoruz.

Bunun rahatlığı gerçekten çok başka birşeymiş. Vize için belge topla, hadi onu da geçtim acaba vize verdiler mi, ne kadar verdiler diye bekle. Bir de üstüne dünyanın parasını ver olayı bizim için ortadan kalkmış oldu.

Umarız en kısa sürede vize olayı toptan kaldırılır da özgürce hepimiz seyahat edebiliriz.

avrupada gezi

10- Özgüven patlaması

Bu madde de aslında yurtdışında yaşamakla ilgili. Yurtdışında yaşamak aileden, bildiğiniz çevreden, kültürden, anadilinizden uzak kalmak ve yeni yerleştiğiniz ülkenin şartlarına, kültürüne, bürokrasisine ayak uydurmayı beraberinde getiriyor. En başta her şey o kadar yeni ve tam o anda o kadar yorucu ki.. Ama işlerinizi hallettiğinizde tüm yaşadığınız zorluklara rağmen çok farklı bir hazzı var. Sanki o işi yapınca her şeyi yapabilirim gibi hissediliyor (Benim küçükken tek bildiğim kek tarifini sürekli olarak yapıp, mutfakta her konuda çok iyi işler çıkarabilirim gibi düşünmem geldi aklıma:)). Bu da tabii ki özgüveni ciddi anlamda artırıyor. Karşımıza bir zorluk çıkınca “Hallederiz” ya diye düşünüyoruz hemen. Bir de biliyoruz ki yalnız değiliz. Bizim geçtiğimiz yollardan çoktan geçmiş olanlar var.

Bir diğer konuda Hollandalılar acayip özgüvenli yetiştiriliyorlar. Sizinle gözlerinizin içine bakarak konuşuyor, kalabalık bir ortamda bir konu hakkında eğer farklı düşünüyorlarsa bunu kesinlikle dile getiriyorlar. Bir topluluğa karşı konuşmak onları asla endişelendirmiyor. Bunları görmek de özgüven konusunda, bizce biraz eksik yetiştirildiğimiz için bizde bir ampul yakmıştı. Hata yapmaktan korkmamaya, çok daha rahatlıkla aynı fikirde olmadığımızı söylemeye ve çok daha açık sözlü olmaya başladığımızı fark ettik.

Şimdilik aklımıza gelenler bunlar. Sizin de farklı ülkelerde, farklı tecrübeleriniz var ise mutlaka yorumlara bekleriz.

Sevgiler!

Instagram‘da bizi takip etmek isterseniz çok seviniriz.

Youtube‘da da varız. Bekleriz.

2 Comments

  1. Değerli arkadaşım çok teşekkür ederim. Seviyeli, kaliteli ve arkadaş canlısı yazılar kaleme almışsınız. Kaliteli ve özenli iş yapan ülkemiz insanına her yerde ve daha sık bir şekilde rastlayabilmeyi ümit ediyorum. Her şey yolunda giderse yakında aranızda olabilirim..

    Saygı ve sevgilerimle
    Savaş

    • ucanhollandalilar Reply

      Çok teşekkür ederiz bu güzel yorum için. Sizlere de bol şanslar!

Write A Comment

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.