Fark ettik ki Hollanda’ya yerleşeli 3.5 yıl olmuş ve şimdiye kadar hep burada yaşamanın güzel yönlerinden bahsetmişiz. Bunun tabii ki en büyük sebebi burada olmayı çok sevmemiz ve burada olmanın avantajlarının dezavantajlarından ya da zorluklarından daha fazla olması. İstedik ki yurtdışında yaşamanın zorluklarını bir de bizden dinleyin.
Belki aranızda yurt dışında yaşamayı düşünen ve buna cesaret edemeyen ya da kendisini neyin beklediğini tam kestiremeyenler olabilir diye biz kendi tecrübelerimizi size anlatmak istedik.
Konuyla ilgili videomuzu aşağıya bırakıyoruz.
1-Dil Konusu
Hollanda sadece İngilizce ile çok rahatlıkla hayatınızı sürdürebileceğiniz ülkelerden biri. Hollanda’yı tercih etme sebeplerimizden biri buydu zaten. Fakat iş sosyal hayata gelince Hollandaca bilmemenin zorluklarını yaşadığımız oldu/oluyor. Örneğin ufak bir yerde yaşadığımız için komşularımızın tamamı Hollandalı ve o kadar zaman geçmiş olmasına rağmen Hollandaca konuşmadığımız için kendileriyle pek samimiyetimiz yok. Yan komşumuz yaşlı teyze hiç İngilizce bilmiyor mesela ve ne kadar tontik de olsa her hangi bir diyalog kuramıyoruz.
Hollanda’da posta yolu ile haberleşme çok yaygın. Hastanede randevunuz varsa mutlaka eve bununla ilgili bir mektup geliyor. En başlarda bu mektupları anlamak bizim için oldukça zor oluyordu. Şimdi az da olsa en azından neden bahsettiğini ya da ne yapmamız gerektiğini anlayabiliyoruz.
Biz ilk geldiğimizde Hollandaca öğrenme konusunda oldukça azimliydik. Fakat hem dili hiç sevemedik hem de pratik yapmanın çok zor olduğunu fark ettik. Biz konuşmaya çalıştığımızda karşı taraf hemen İngilizce’ye dönme eğiliminde oluyor. Bu yüzden artık bu konu ile ilgili pek hevesimiz kalmadı.
Eğer iyi bir şekilde Hollandaca konuşabiliyor olsaydık, sosyal hayatımız çok daha farklı olabilirdi. Şikayetçi değiliz pek ama yine de insanın kendi dilini konuşması gibisi yok. Bazen tüm gün İngilizce konuşmak bile çok yorucu olabiliyor.
Uzun lafın kısası azıcık bile Hollandaca bilmenin faydası var. Kesinlikle öğrenmesi zevkli bir dil değil. Ama komşu, çocukların okulundaki öğretmenler, veliler ya da çocuklarla konuşabilmek için az da olsa bilmek lazım.
2- Sevdiklerimizi Geride Bırakmak

Bu zaten herhalde en beklenen zorluklardan biri. Bizim kafamızı en fazla kurcalayan konulardan bir tanesiydi. Aslında sadece sevdiklerimizi geride bırakmak değil, Hollanda’da sıfırdan başladık her şeye. Özellikle ileri yaşlar için çok zorlayıcı konulardan biri diye düşünüyoruz. Hatta ilk geldiğiniz aylarda bizi epey de zorladı. İlk senemiz bizim Türkiye’ye en fazla gittiğimiz sene oldu. Ailelerimizin özel günlerinde yanlarında olamamak ya da sosyal medyada en sevdiğimiz arkadaşlarımızın toplandığını görmek içimizi epey cızlattı.
Ama buraya gelen hemen herkesin geçtiği bir süreç var. En başta her şey yeni geliyor. Sanki tatildeymişiz de geri dönecekmişiz gibi oluyor. Yeni yerler görmek, sürekli öğrenmek hoşumuza gidiyor. Ama sonra gerçekler tokat gibi suratımıza vuruyor. Birkaç ay geçmiş ama daha doğru düzgün arkadaş edinememişiz. Geri dönme düşüncesi çık kafamızdan. Sonra arkadaş ediniyoruz. Alışıyoruz buraya ve artık daha “evimizde” hissediyoruz.
3.5 yıl aradan sonra hayatın normalleştiğini çok rahatlıkla söyleyebiliriz. Teknolojinin gelişmesiyle de ailelerimizle sürekli iletişim halindeyiz. Pandemi olmasa senede birkaç kez görüşebiliyoruz. Bol bol hasret gideriyoruz. Uzak olmaya epey alıştık.
Sosyal çevremiz de aslında geldikten birkaç ay sonra çok ciddi anlamda oluştu. Hemen bizimle benzer zamanlarda gelen Türklerle arkadaş olduk. Bizim gibi farklı ülkelerden gelenler yine çok hızlı bir şekilde birbirlerini buluyorlar. Biz çok ufak bir şehirde yaşıyor olmamıza rağmen çok ciddi bir arkadaş çevremiz olduğunu söyleyebiliriz.
Türkiye’den uzak olmanın tek avantajı istemediğimiz davetlere “Yurtdışında olacağımız için katılamıyoruz” diyerek bu bahaneyi tam yerinde kullanmanın gururunu yaşıyoruz:)
3- Kuralları Bilmemek
Yeni ülke yeni kurallar demek. Çöpleri nasıl ayrıştırmalıyız, arabayı nereye park edebiliriz? Bunların hepsi dert. Yediğimiz trafik cezalarıyla mini bir tatil yapabilirdik mesela. Kuralları bilmemenin zaman zaman böyle zararlarını gördük. Özellikle trafik kuralları ve park kuralları bizce oldukça kritik. Çünkü Hollanda’da cezalar oldukça yüksek. Hala bilmediğimiz kurallar ve bizi bekleyen cezalar olduğuna eminiz. Gelmeden önce bu anlamda bir araştırma yapmak iyi olabilir.
Bu kuralları bilmemek en başta bizi epey yordu. Yeni şeylere alışmak ekstra bir mesai gerektiriyor.
4- Yeni Bir Çevre Edinmek
Sevdiklerimizi geride bırakmak ne kadar bizi zorladıysa, sosyal çevre edinmek de bir o kadar zorladı. Zor olacağını gelmeden önce az çok tahmin etmiştik zaten. İki kişi gelmemiz aslında bu anlamda bize büyük avantaj sağladı. Gelir gelmez hemen kurslara yazıldık, expat etkinliklerine katıldık ve birkaç ay sonra çok da sevdiğimiz canımız ciğerimiz arkadaşlarımız oldu. İş yerinden de yine bizim gibi farklı ülkelerden gelmiş bir sürü arkadaşımız var. Yani neymiş? Enseyi karartmamak gerekiyormuş. Biz epey küçük bir şehirde yaşıyoruz. Büyük şehirlerde problem yaşama olasılığınız gerçekten oldukça düşük.
5- Sağlık Sistemi
Bu konu bizim hala daha zorlandığımız konulardan biri. Dünya sıralamalarına baktığımızda çok yukarılarda gözüküyor. Ancak biz bu değerlendirmenin neye göre yapıldığını bilmiyoruz. Eleştiriye başlamadan önce sistemin güzel taraflarından bahsedelim. Herkesin eşit olarak sağlık sisteminden faydalanabiliyor olması çok güzel. Sağlık sistemi özelleştirilmiş durumda ve herkesin kendisinin yaptırdığı zorunluk bir sağlık sigortası var. Konuyla ilgili detay yazımızı şuraya bırakalım.
Herkesin eşit olarak faydalanması için oluşturulmuş bu sistemde sanki amaç aslında kimsenin faydalanmamasını sağlamak gibi. Böyle diyoruz çünkü burada ilk iletişim kurduğunuz kişi aile hekimi ve sizi uzman doktora yönlendirmek onun insiyatifinde. Fakat hastanın hastaneye gitmesi gerçekten istenmeyen bir durum. Çünkü bu ekstra maliyet demek. Sigorta şirketleri olabildiğince kazansın gibi bir çaba içerisindeler gibi hissediyoruz açıkçası.
Fark ettiyseniz bu konuda oldukça doluyuz. Çünkü bizim de yaşadığımız birkaç olumsuzluk oldu. Aynı şekilde çevremizden de benzer hikayeler çok duyduk. Hele ki Türkiye’de özel sağlık sigortanız var ve onunla tedavi görüyorsanız, buradaki sağlık sistemine alışmak epey bir zaman alıyor.
Hollanda sağlık sistemine teşhis konusunda hiç güvenmiyoruz açıkçası. Bu yüzden Türkiye’ye her gittiğimizde check up, tahlil gibi işleri halletmeye çalışıyoruz. Bizi Türk doktorlarında emanet edin:)
6- İşlerin Yavaş İlerlemesi
Türkiye gibi işlerin gerçekten hızlı bir şekilde işlediği yerden gelince buradaki yavaşlık bizi zorladı. Eve teslim edilmesi gereken masa sandalye için 8-12 hafta süreler konuşuluyor. Nitekim bürokratik işler de benzer yavaşlıkta. Örneğin belediyede bir işiniz var. Zaten önce randevu almanız lazım. Çoğunluk la randevular hemen verilmiyor. Başvuru sonrası da yine beklemek gerekiyor. Türkiye’de çok hızlı halledilebilen işler burada bazen birkaç haftada hallediliyor.
Biz belki de biraz tez canlıyız. İşlerimiz hemen hallolsun istiyoruz. Bunun da etkisi olabilir.
Bir yandan daha rahat yaşamayı öğrendik. Çünkü bu aciliyet duygusu yok insanlarda. Yavaş yavaş alışıyoruz buna da.
7- Yemek Kültürü





Bu yine çok şikayetçi olduğumuz bir konu. Çünkü Hollanda’da restoranlarda asla istediğimiz kaliteyi bulamıyoruz. Bir de pandemi sürecinde biz evde herkes gibi harikalar yarattık ve her şeyi evde çok daha iyi yapabildiğimizi fark ettik. Biraz da bu yüzden Hollanda’da dışarıda yemek çok çok az yiyoruz. Sadece bizim için bir sosyalleşme arası artık.
Bir de Hollanda’nın yemek kültürü bizimkinden çok farklı. Bizde mesela sabahları dört başı mamur bir kahvaltı, öğlen mutlaka bir sıcak yemek varken Hollandalılar sabah ve öğlen soğuk sandviç yiyerek günü geçirebiliyorlar. Eskiden daha da kötüymüş. Artık kültürün değiştiğini söylüyor burada uzun süredir yaşayanlar.
Bu yüzden Türkiye’den gelenleri buranın yemek kültürü ister istemez zorluyor. Türk restoranları var ama kalitesi maalesef çok iyi değil. Biz artık pek gitmemeyi tercih ediyoruz.
Bizi tanıyanlar yemek yemeye ne kadar düşkün olduğumu bilirler. Dışarda yemek yemeyi de çok severiz aslında. Ama artık ya arkadaşlarımızla buluşmak için ya da özel günlerimizde tercih ediyoruz.
8- Kültürel Farklılıklar
Bu konuya direkt örnek vererek başlayalım. Mesela yeni bir mahalleye taşındığınızda komşulara sizin kendinizi tanıtmanız gerekiyormuş. Türkiye’de taşınma esnasında bile insanlar gelip, bir ihtiyaç var mı diye sorarlar. Biz bu gelenekten bihaber olduğumuz için 2 sene boyunca hiç bir komşumuzla tanışmadık.
Ya da doğum günlerinde doğum günü sahibine pasta alınır. Hollanda’da ise bunun tam tersi bir durum söz konusu. Pastayı ya da ne ikram etmek isteniyorsa doğum günü sahibi getiriyor. Çok ilginç değil mi?
Şaka bir yana bu gibi farklılıkların dışında dünyaya bakış açılarımız bile farklı. Sanıyoruz bu yüzden bizim en yakın arkadaşlarımız Hint, Meksikalı, Brezilyalı. Kültürel anlamda bize çok daha yakınlar.
9- İklim
Biz hep Hollanda’nın iklimi ne kadar kötü olabilir diyorduk ki hala da bunu savunuyoruz. Buraki problem aslında ülkenin konumu. Onu biraz güneye alabilsek tüm problem çözülecek:) Çünkü kışın eğer bir de ofiste çalışıyorsanız neredeyse hiç güneş ışığı görmüyorsunuz. Eylül ayı itibariyle D vitamini kullanmaya başlıyoruz biz. İngilizcesinde “R”harfi olan aylarda kullanılma ı öneriliyor bu arada.Sürekli havanın gri olması zorluyor. 3 ay, Aralık/Ocak/Şubat epey zorlu geçiyor.
Tabii yazın da tam tersi günler çok uzun oluyor. Hava neredeyse 11’de kararıyor. Bizce süper bir olay.
İklim açıkçası bizim en az zorlandığımız konulardan biri oldu.
Bonus
Bize en çok sorulan sorular “Hollanda’da ırkçılık var mı?, Türk olduğunuz için her hangi bir ayrımcılığa maruz kaldınız mı?” oluyor. Açıkçası biz bu konuda oldukça şanslı hissediyoruz kendimizi. Hiç bir ırkçılığa maruz kalmadık şimdiye kadar (Tahtaya vuralım tık tık). Ya da bir konuşmada Türklere dair olumsuz bir yoruma denk gelmedik. Çevremizden de olumsuz bir durum duymadık. İstisnai durumlar olabilir tabii. Ama bizim hiç kötü tecrübemiz yok.
Hollanda’da yaşam ile ilgili diğer yazılarımıza şuradan ulaşabilirsiniz.
Instagram‘da bizi takip etmek isterseniz çok seviniriz.
Youtube‘da da varız. Bekleriz.