Lizbon yeme içme konusunda gerçekten alçak gönüllü olamayacağız. Çünkü gerçekten çok iyi yerlerde yemek yedik. Mest olduk, yeri geldi parmaklarımızı yedik. Gittiğimiz her yerin altına imzamızı atıyoruz. Gidin, pişman olmayacaksınız.
Lizbon denince bizim aklımıza 3 şey geliyor: Deniz mahsülleri, nata, ginjinha.
Çok sevdiğimiz Somebody Feed Phil’i izlediğimizde zaten bizi mutlu edeceğiniz tahmin etmiştik. Ama bu kadarını Uçan Hollandalılar bile beklemiyordu sayın seyirciler.
Fiyatlar ise Avrupa’ya göre oldukça uygun ve gerçekten çok güzel mekan seçenekleri var.
Muhteşem listemize geçmeden önce Lizbon Gezi Rehberimiz için buraya, yok ben okuyamam görmem, duymam da lazım diyorsanız Lizbon & Sintra videolarımıza bekleriz.
Lizbon Kahvaltıcıları
Bize göre Lizbon’da gerçek anlamda bir kahvaltı yok. O yüzden bu kategoride yumurtalı, avokadolu, pancake’li kahvaltılar yok. Burada nata var nataaaaa. Burada bifana var bifanaaa. Uzatınca daha bir ikna edici oldu sanki:)
Bizim gitmek isteyip gidemediğimiz bir kahvaltıcı var. O da the Mill. Bir daha gidersek kendisini denemek istiyoruz.
O Trevo
Sevgili (rahmetli demeye dilimiz varmıyor) Anthony Bourdain’ın No Reservation’da gittiği, küçük, samimi bir yer burası. Lizbon’un ünlü bifanasını yapıyor. Bifana domuz etinden yapılan, sarımsaklı bir sandviç. Ekmeği de tazecik. Hele ki kahvaltıya bi’ dünya para vermek istemiyorsanız, doğru yerdesiniz. Zira bir sandviç bir kahve 3 €.

Adres: Praça Luís de Camões 48
Manteigaria
Burası ünlü Pastéis de Belém’in en büyük rakiplerinden. O Trevo’ya 1 dakikalık mesafede. Lizbon’da bir nata çılgınlığı var. İyi ki de var. Biz giderken beklentiyi çok da yükseltmemiştik. Hatamızı kabul ediyoruz. Şimdi size nasıl bir güzellik tarif ediyorum.
Bir kere fırından yeni çıktığı için taptaze. Acayip bir devir daim olduğu için bayat olma olasılığı yok. Dışı çıpçıtır, içi sıcacık krema dolu. Tam dozunda tatlı. Zeynep 2, Onur 3 tane yer. Tanesi de 1 €.
Buranın Time Out Market’ta da bir yeri var. Orada da denedik ama asıl bu lokasyonda denemek lazım. Hem camekanlı kısımdan, yapılış aşamalarını da izleyebilirsiniz.



Adres: Rua do Loreto 2
Cafe A Brasileira
Aslında kahvaltıda kahvelerimizi içmiştik. Ama kahvaltı yaptığımız yerlere yakın olmasından dolayı buraya gelmek istedik. Lizbon’un en eski kafelerinden biri. İçeri girmeden önce ünlü Portekizli şair Fernando Pessoa’nın heykeline bir selam çakmayı ihmal etmeyin (Karşısına oturup fotoğraf da çektirebilirsiniz). Zamanında burada çok vakit geçirirmiş. Kahvelerini Brezilya’dan getiriyorlarmış. İsmi de buradan geliyor. Biz espresso içtik 70 cent‘e. Çok da iyiydi.



Adres: R. Garrett 122
Lizbon Restoranları / Gece Hayatı
Lizbon’da mekanların hepsi birbirine yakın olmadığı için bizim gittiğimiz sırayla yazıyoruz.
Restaurante A Casa Do Bacalhau
Eşyaları evimize attığımız gibi kendimizi bu restoranda bulduk. Şehir merkezinden uzakta. Uber’e atlayıp rahatça ulaştık.
Lizbon’da morina balığı çok fazla tüketiliyor. Öğrendiğimize göre çoğu ithal. Zamanında Norveç’ten, İzlanda’dan baharat karşılığı alınıyormuş. Sonrasında da devam etmiş.
Bu restoranın da uzmanlık alanı adından anlaşıldığı üzere -Bacalhau morina demek- morina balığı. Michelin yıldızlı restoran kalitesindeydi yemekler. Dekorasyonu da oldukça hoş. Geniş bir şarap menüleri var. Biz kendi şaraplarını (house wine) tercih ettik ve sevdik. Porsiyonlar da küçük değil. Biz morinanın 2 farklı çeşidini denedik. “Curry ve Sebzeli Risottolu” ve “Patates Püreli, Yumurtalı, Mayonezli”. İkisi de çok güzeldi. Ama birini seçecek olsak risottoluyu tercih ederiz. İki kişi, şarap ve espresso dahil tıka basa doymalı 50 € ödedik.



Adres: Rua do Grilo 54
Casa Independente
Restaurante A Casa Do Bacalhau’dan çıktık. Yorgunuz ama Lizbon gecelerini de kaçırmak istemiyoruz. Bu yüzden ne çok gürültülü ne de çok kalabalık bir yer istemedik. Casa Independente ilaç gibi geldi bize. Nasıl tatlı, nasıl güzel bir yer. Bir apartmanın iki katından oluşuyor burası. Asma altında aşırı sevimli bir terası var. Bardan içeceklerinizi alıp buraya kurulup, saatler geçirebilirsiniz. Bizim denk geldiğimiz gibi dışarıda oturacak kıvamda bir hava olursa değmeyin keyfinize. Genelde genç kesimin vakit geçirdiği bir yer. Üst katta herkes dışarda ayakta takılıyordu. Ama çok sıkış sıkıştı. Azıcık bekleyip, alt kattaki terasta oturup, lokal ama talihsiz bir isme sahip olan bira Super Bock içip bol bol sohbet ettik. Menüde kokteyller de mevcut. Burayı mutlaka ama mutlaka listenize ekleyin. Bizim yerimize de bir bira içersiniz artık:)



Adres: Largo do Intendente Pina Manique 45
Restaurante Ponto Final
2. günümüzün akşamında Lizbon gezimizin baş tacı Ponto Final’e gittik. Cais do Sodré’den kalkan vapur ile Almada’ya geçtik. İnince de 10 dk kadar yürüdük.
Burası manzarası, yemekleri, atmosferi ile ha-ri-ka!! Bir kere buraya mutlaka gün batımı zamanı gelmeniz lazım ama mutlaka. İnternetten gün batımı saatlerine bakıp, rezervasyon yaptırabilirsiniz. . Biz birkaç aramada ulaşamadık. Sonrasında onlar bizi aradı. Böyle de tatlı bir yer. Rezervasyon saatimizden yarım saat geç gittik. Çünkü saatimizi yanlış hatırladık. Evet utanıyoruz. Ama hiç problem olmadı. Biz en güzel masalardan birine aldılar. İmkanınız varsa 25 Nisan Köprüsü’nü direkt gören bir masa isteyin.
Güneş batarken , öyle güzel bir manzara çıktı ki ortaya. Ortam alabildiğine romantik. Hava güzel. Ama akşam olunca fazlasıyla esintili oluyor. Mutlaka tedbirli gidin.



Burayı ne kadar sevdiğimizi anlatmaya kelimeler yetmez. Mutlaka gidip deneyimlemeniz lazım. Şimdiden özledik.
Neler yedik: lokal peynir, domates pilavı eşliğinde uskumru, bir de sardalya aldık. Yanına da mis gibi şarabımızı söyledik. 2 kişi 40 € ödedik.
Biraz erken giderseniz, biraz ilersindeki asansöre (Elevator of Boca do Vento) binip (cüzi bir ücreti var) manzaranın tadını biraz da oradan çıkarabilirsiniz.
Not: Ponto Final’e gelmeden bir restoran daha var. İsmi Restaurante Farol. Ama bir Ponto Final değil. Ponto Final’de yer bulamazsanız alternatif olabilir burası.
Adres: R. do Ginjal 72
Time Out Market
Ponto Final dönüşü, Cais do Sodré’de inince canımız tatlı istedi. Time Out Market’in içinde de Manteigaria olduğunu bildiğimizden kendimizi buraya attık birer nata yuvarlamak için. Konsept Avrupa’nın birçok yerinde olan “kapalı pazar” konseptinde ama kalite çok üst düzey.



Ertesi gün buraya tekrar geldik. Olha’da cod fish cake yedik. Bu da oldukça lokal bir lezzet. Tavsiye ederiz. Üst katında partilemek de mümkün. Ayrıca mutlaka üst kata çıkıp oradan yemek yiyenleri izleyin. Çok eğlenceli.
Buraya büyük bir öğün için gelmeseniz bile mutlaka birşeyler atıştırmaya gelin. Ortam güzel. Bizim için tek sıkıntısı havalandırması oldu.
Adres: Av. 24 de Julho 49
Pensão Amor
Time Out sonrası geceyi güzel bir kokteyl ile noktalamak istedik. Burası Time Out’a oldukça yakın. Meşhur Pink Street’ın orada kalıyor. Solundaki merdivenlerden inebilirsiniz.



Eski bir genel ev olan bu mekan Lizbon’un gözde kokteyl barlarından. Sanıyoruz içerisi bu yüzden komple kırmızı. Kokteylleri oldukça başarılı. Fiyatlar 12-14 € bandında. İpucu: gündüzleri her kokteyl 1 € daha ucuz.
Adres: R. do Alecrim 19
By the Wine
Sintra dönüşü geldik By the Wine’a. Takipçilerimizden biri önermişti burayı. İyi ki de yapmış. Her şeyden önce mekanın dekorasyonu göz alıcı. Yüzlerce şişeden oluşan tavana sürekli bakmadan duramıyorsunuz. Rezervasyon alınıyor ama biz yaptırmamıştık. Biraz sıra vardı gittiğimizde. Şarabımızı alıp biraz bekledik.
Adının hakkını veren bir şekilde geniş bir şarap menüleri var. Değişik bir şarap denemek isterseniz Vinho Verde yani Yeşil Şarap güzel bir seçenek.



Biz önce barda oturmamak için direndik. Ancak, sonra bunun yersiz olduğuna kanaat getirdik. Gelen giden yemekleri gördük. İstediğimizi sipariş edebildik.
Neler yedik: Karışık şarküteri tabağı, cod fısh’li nohut salatası (efsaneydi), quesadilla ve son olarak da ceviche (bunun ne olduğuna A Cevicheria bölümünde değineceğiz).
İki kişi şarap dahil 50 € ödedik.
Pastéis de Belém
Son kahvaltımız için geldik Pastéis de Belém’e. Buraya kahvaltı kısmından ziyade günün her saati gidilebilecek bir yer olduğundan burada yer verdik.
Nata ile tanışmamız burada olmadı bildiğiniz üzere. Gerçi buradakine nata diyeni dövüyorlar. Pastéis de Belém’in tarifi farklı. Yıllar evvel Jeronimos manastırındaki keşişler tarafından manastıra gelir amacıyla yapılmaya başlanmış. Tarifini bilen 3 kişinin olduğu ve biri hayatını kaybedince yeni birine öğretildiği söyleniyor.



İster alıp dışarıda yiyin, ister oturup yanına bir de kahve söyleyin. Sabah erken gelirseniz sıra beklemekten kurtulabilirsiniz. Manteigaria’da anlattıklarımızdan farklı olarak Pastéis de Belém çok daha hafif. Bu ufak tatlının bizi bu kadar mutlu edeceğini tahmin etmiyorduk. Gerçi o kadar başarılı bulmayan da çok. Siz yine de beklentiyi çok arttırmayın.
Burada fiyat 1.1 €.
Adres: R. de Belém 84
Ramiro
Burası için çok heyecanlıydık. Kime sorsak burayı söyledi. Vedat Milör Türkçe menü oluşturulmasına vesile olmuş. Ayhan Sicimoğlu öve öve bitiremedi. Bir de şansımıza biz gitmeden 2 gün önce tadilatı bitirdiler. Gidemeseydik, çok üzülürdük.
Kafaya koymuştuk. Tek sıkıntı çok uzun kuyruklar, saatler süren beklemeleri göze almak gerekiyordu. O noktada şöyle bir şey yaptık. Herkesin yemek yediği saatte değil saat 3 civarı gittik. Aynı taktiği akşam 6-7 gibi giderek de uygulayabilirsiniz. Portekizliler yemeğe 9 civarı başlıyor.



Bilet makinesinden numaramızı aldık. Sıra bekleyen misafirler için harika bir fikir olduğunu düşündüğümüz bira çeşmesinden 2 € karşığı buz gibi biralarımızı aldık. Yarım saat kadar sonra numaramız ekranda yandı.
Dedikleri kadar var mıymış? Kesinlikle! Öğle yemeğini geç yemenin getirdiği açlıkla bir yedik ama nasıl yeme.
Sarımsaklı karides (içinde özel ve kimsenin bilmediği malzemeler var), kum midyesi, craw fish, tiger prawn, deniz minaresi ve bifana yedik. Yanımızdaki Amerikalı çift sadece ilk ikisini söyledi. Bizim devam ettiğimizi görünce “You eat like a storm” dedi:)



50 lik şarap dahil 85 € ödedik iki kişi. Ama gerçekten çok yedik.
Şiddetle bizim de tavsiyemizdir.
Adres: Av. Alm. Reis 1
A Cevicheria
Son günün ve de Lizbon’un yıldızlarından birisi de burasıdır bizim için. Uzmanlık alanları Ceviche. Ceviche Peru’ya özgü, çiğ balığın limon veya misket limonu suyu gibi asidik bir suda bekletilmesi ile hazırlanıyor. İçinde acayip güzel tat veren biberler de var. Lizbon’un kalbur üstü mahallesi Principe Real’de kendisi.



Burada da çok sıra beklemedik. Beklerken mekanın imza içeceği olan bir kokteyl içtik. Zaten sıra bekleyen hemen herkesin elinde göreceksiniz. Barmene işaret etmeniz yeterli. 11€ idi. Biraz pahalı bulduk. Ama güzeldi.
2 soğuk, 1 sıcak olmak üzere 3 çeşit ceviche yedik. Damak zevkinize göre ya da garsonun yönlendirmesi ile tercih yapabilirsiniz. Sıcak olan ahtapotlu, biri pancarlı tuna, diğeri de pure ceviche idi. Şarap, su ve kahve dahil iki kişi 75 € ödedik. Ama sonuna kadar verdiğimiz parayı haketti.
Adres: R. Dom Pedro V 129
Nanarella
Burayı da Somebody Feed Phil’de görmüştük. A Cevicheria’yaya çok yakın mesafede olduğu için denemeden edemedik. Enteresan dondurma çeşitleri vardı. Ginjinha’lı enteresandı. Tuzlu karamellisi çok iyiydi. Burayı da gönül rahatlığı ile tavsiye ederiz.



Adres: R. Nova da Piedade 64A
Ginjinha
Ginja ya da daha sevimli adı ile ginjinha bir çeşit vişne likörü. Bunu bulan kişi zamanında işsiz kalmış. Bu likörü satmaya başlamış. Müthiş bir pazarlama stratejisi ile bunu bir çeşit ilaç gibi sunmuş. İnsanlara “Bir kadın günde 5, erkek de 7 tane bu likörden içerse çok daha sağlıklı olur” demiş. Bu taktik oldukça tutmuş ve şu an 6. jenerasyon işlettiği bir dükkan var ortada.
Likörü içmek için 3 farklı yer önereceğiz. A Ginjinha bunu asıl bulan yer. Fakat sonra aile içinde bir anlaşmazlık çıkıyor ve ayrılan kardeş Ginjinha Sem Rival’i açıyor. Manası rakipsiz ginjinha. ama en büyük rakibi 50 metre ötede aslında.



Bir de sokak aralarında Ginja satan teyzeler var. Evde yapıp gölgede 1 €’ya satıyorlar. Eğer denk gelirseniz hem onlara destek olmak, hem de azıcık serinlemek için bu alternatifi de deneyebilirsiniz.
Bana video, rehber yetmedi diyorsanız, Lizbon fotoğraflarımızla Instagramda da varız, oraya da bekleriz.