İzlanda’da çok acayip yerler gördüğümüz güney İzlanda, planlamayı yaparken en heyecanlandığımız kısımdı. Güzelim şelaleler, buzullar, buzul gölleri derken beynimizin algı sınırlarını zorlayan güzellikte yerler gördük. Hatta yazıyı yazarken seyahati biraz da sindirmiş olmamızın etkisiyle bir kez daha buralardan etkilendik.
Güney İzlanda yazısına derinlemesine girmeden önce, İzlanda Gezisi Giriş – Seyahat Planlama, İzlanda Gezilecek Yerler – Reykjavik & Golden Circle ve İzlanda Blue Lagoon Gezi Rehberi yazılarımızı okumanızı tavsiye ederiz. Çünkü aklınızda olabilecek sorulara bu yazılarımızda cevap veriyoruz.
Çayınız/kahveniz hazırsa, gelsin Güney İzlanda detayları!
Seljalandsfoss

Rotaya bir şelale ile başladık. İzlanda demek şelale demek. Şelale demek de ıslanmak demek. Bu şelalenin özelliği arkasına geçilebiliyor olması. Fakat geçiş için kullanılan merdivenler karla kaplı olduğu için biz bu aksiyonu gerçekleştiremedik. Ama gördüğümüz kadarıyla da oldukça görkemli bir şelale. Otopark için park yerinde bulunan makinelerde ödeme yaptık.
Gljufrafoss





Seljalandsfoss’un biraz ilerisinde bir şelale daha var ve aslına bakarsanız çok daha ilginç. Çünkü mağaramsı bir yerde bulunuyor. Seljalandsfoss’ta yeterince ıslanmadıysanız, burada sizi bu sonuca ulaştıracak bir zorluk bekliyor. Çünkü şelalenin asıl olduğu yere ulaşabilmeniz için bileğe kadar suya girmek gerekiyor. Biz gün sonu olmadığı için ıslanma riskini göze alamadık. Ancak su geçirmeyen çizmeleriniz varsa ya da yazın sandaletlerle gidiyorsanız, içeri mutlaka girin deriz.
Eyjafjallajökull





Bu iki şelale sonrası düştünüz yollara. 2010 yılında patlayan ve adını söylemeyi çoğu kişinin beceremedği Eyjafjallajökull Yanardağı Skogafoss’a giderken yolunuzun üzerinde. En azından geçerken şöyle bir selam verirsiniz. Bu arada isminin nasıl söylendiğini de öğrendik. Eyyafiyatlacokut! Unutursak, açıp burdan bakarız artık:)
Skogafoss










Geldik Game of Thrones fanlarını mutlu edecek bir şelaleye. Jon Snow ve Khaalesi’nin olduğu ve dizinin önemli sahnelerinden biri burada çekilmiş. Yine gitmeden mutlaka izlemenizi tavsiye edeceğimiz Secret Life of Walter Mitty’nin de burada sahneleri var. Eğer güneşli bir günde buraya giderseniz (iyi bir çocuk olursanız gibi oldu) şelalenin önünde bir gökkuşağı görebilirsiniz. Hemen sağında sizi manzara terasına ulaştıracak merdivenler göreceksiniz. Üşenmeyip, çıkın mutlaka. Özellikle şelalenin solundaki dağın manzarası oldukça güzel.
Solheimasandur Plane Wreck





1973 yılında acil iniş yapmak zorunda kalan bir Amerikan donanma uçağı, iniş sırasında çok fazla zarar görür. Uçak siyah bir kumsalda hiçliğin ortasında kalır ve özellikle fotoğraf tutkunlarının gözdesi olur.
Doğrucu bloğunuz olarak söylemek isteriz ki buraya ayıracağınız 3-4 saati çok daha güzel yerler görmek için harcayabilirsiniz. Eğer gerçekten fotoğrafa ilginiz varsa vakit ayırmak isteyebilirsiniz.
Dyrholaey










Gördüğünüz anda size Volkan Konak gibi şarkı yazdıracak çok acayip bir yer burası. Aslında bir kaya oluşumu gibi tarif edebiliriz. Hırçın dalgaların bu kayalara vurmasıyla zaman içinde kemersi bir yapı da oluşmuş. Dibindeki kumsal simsiyah kumlardan oluşuyor. Biz hava şartları nedeniyle deniz fenerinin olduğu manzara noktasına çıkamadık. Ama gördüğümüz kadarı bile bizim içim yeterli oldu. Güney İzlanda rotasında asla atlanmaması gereken yerlerden.
Black Beach (Reynisfjara)










Şimdi geldik bir diğer enteresan yere. Dyrholaey‘a çok yakın bir plaj burası ve kumları simsiyah. Volkanik patlamalar sonucu oluşan lavların zaman içinde kum haline gelmesiyle olmuş. Bir de plaja girere girmez hemen solda sizi bazalt kayaları tüm görkemiyle karşılayacak.
Buranın dalgaları çok fena. Mutlaka belirtmemiz lazım. Hatta biz fotoğraf çekerken bir anlık boşluğumuza geldiği için dalgadan kaçamadık ve ayaklarımız sırılsıklam oldu. Dalgalara kapılanlar dahi oluyormuş. Dikkatli olmanızı şiddetle öneriyoruz.
Vik










Vik aslında gezilecek bir yerden çok, güney İzlanda rotası üzerinde konaklama, alışveriş, yeme-içme işleri için ideal bir kasaba. Gelmişken Vik i Myrdal adlı kırmızı çatılı kiliseyi görmeyi unutmayın. Biz bir akşam yemeğimizi Soup Company’de yedik ve oldukça memnun kaldık. Nedense buralarda bir çorba kültürü var. Biz de çok sevdiğimizden güzel bir yemek oldu. İmza çorbaları siyah lava ekmeğinde sundukları “red hot lava soup” isimli bir çorba. Epey güzeldi. Kahve için de konseptini aşırı sevdiğimiz Skool Beans’i tek geçeriz. Amerikan filmlerinden bildiğimiz sarı okul otobüsünü sevimli bir kafeye dönüştürmüşler. Bir de kedileri var. Kahveleri de gayet güzel. Mutlaka burada bir kahve molası verin.
Eldhraun Lava Field










1700’lerde patlayan bir yanardağın lavlarının üstü zamanla yosun tutmuş ve çok enteresan bir görüntü oluşturuyor. İzlanda’nın farklı yerlerinde bu şekilde lava field görmek mümkün ama burası en büyüklerinden bir tanesi. Scenic Lava Walk diye arattığınızda bir otoparka varacaksınız. Çok kısa ama karlı bir havada yürümesi oldukça zor bir parkur var içinde.
Fjadrargljufur










Justin Bieber’ın çektiği klip sayesinde acayip popüler olan ve hatta yoğunluk sebebiyle bir süre kapatılan bir kanyon burası. Çok ama çok güzel. Biz zamanımız olmadığı için çok kalamadık ama bir manzara noktası var. Oraya mutlaka çıkmak lazım.
Svartifoss










Gün geçmiyor ki İzlanda’da yeni bir şelale görmeyelim. Adeta İzlanda’da günlük şelale dozumuzu almadığımızda eksik hissediyoruz:)
Fakat bu şelale diğerlerinden biraz farklı. Çünkü etrafı lav kolonlarıyla çevrili ve bu inanılmaz güzel bir görüntü oluşturuyor. Buraya kadar her şey güzel. Ama her güzelliğin bir bedeli var. Bu şelaleye ulaşabilmek için önce yaklaşık 45 dakikalık inişli çıkışlı bir yürüyüş yapmanız gerekiyor. Yazın oldukça kolay olacağını düşündüğümüz bu yürüyüş kışın biraz zorlayıcı. Zorlayıcı olan kısmı ismi genel olarak düşme korkusu. Hatta biz şelaleye kadar sorunsuz geldikten sonra, şelaleye inen merdivenlerin karla kaplı olduğunu gördük. İner miyiz inemez miyiz diye düşünürken, yanımızdan 60’lı yaşlarında ve ayaklarında bizim kramponların aynısından olan bir çift geçince gaza gelip indik. İyi ki de inmişiz. Hem sandığımız kadar zor değildi, hem de şelaleyi yakından görmek çok daha güzel bir deneyimdi.
Jökulsarlon










Güney İzlanda rotasında bizi en çok heyecanlandıran, fotoğraflarını gördüğümüz andan itibaren ve kendisini gördüğümüzde de gözlerimizden kalpler fışkırmasına sebep plan bir buzul gölü burası. Aslında buzul gölü Breiðamerkurjökull Buzulu’nun erimesi sonucu oluşmuş. Yani aslında dünyamız için iyi bir durum olmasa da, bu durum gördüğümüz manzaradan etkilenmemize engel olmadı. Kocaman bir gölde, birbirinden farklı tonlarda maviliklerde, kırılmış buzul parçaları çok acayip bir görüntü oluşturuyor. Gerçekten anlatamam görmen lazım durumu var biraz. Bizim İzlanda seyahatimizde en çok etkilendiğimiz yerlerden biri oldu.
Bu gölde yazın bot turları oluyor ve bu buzul parçalarını ve buzulu daha yakından görebiliyorsunuz. Otoparkta önündeki sırayı görüp meraktan aldığımız fish&chips çoook iyi çıktı. Seviyorsanız şans verebilirsiniz.
Diamond Beach





Jökulsarlon’da gördüğünüz buzulların hareket ettiğini göreceksiniz. Bu buzullar, okyanusla birleşiyor ve bunun olduğu plajda buzulların karaya vurmasının etkisiyle elmasa benzemesi söz konusu. En hayal kırıklığına uğradığımız yerlerden biri oldu. Belki bizim beklentimiz çok daha farklıydı. Bir kere çok kalabalıktı. Fotoğraflarda gördüğümüzdeki kadar etkilemedi bizi. Jökulsarlon’a çok yakın olduğu için gelmişken mutlaka görün ama beklentinizi de çok yükseltmeyin deriz.
Vatnajökull National Park
Burası kocaman bir milli park. İzlanda’nın en büyük buzuluna da ev sahipliği yapıyor. Vatnajökull o kadar büyük ki İzlanda’nın %14’ünü kaplıyormuş. Burayı özellikle belirtmemizin sebebi yaptığımız buzul mağarası turunda ziyaret ettiğimiz Crystal Cave’in bu buzulun içinde olması.
Höfn
Burayı sadece konaklama yaptığımız için belirtmek istedik. Ertesi gün buzul mağarası gezeceğimiz için o tarafa çok uzak olmayalım istedik. Akşam yemeği için Kaffi Hornid’i denedik. Hamburger ve fish&chips epey başarılıydı.
Buzul Mağarası Turu










Bizi hem çok heyecanlandıran hem de fiyatından dolayı çok düşündüren bir aktiviteydi buzul mağarası turu. Bizim katıldığımız tur Jökulsarlon’dan başlıyordu. Çok da memnun kaldık. Şuradan detaylarına ulaşabilirsiniz.
Bu tarz turları yapan bir sürü şirket var. Fiyatları da aşağı yukarı aynı aslında. Mağarasına ve içinde buzul yürüyüşü ya da super jeep ile ulaşım olup olmamasına göre fiyatlar değişiyor.
Biz özellikle doğal bir mağara olmasını istedik. Çünkü doğal olması demek bir sonraki sene bu mağaranın tamamen kaybolabilmesi ya da en azından bambaşka bir şekilde olacak olması demek. Bu da bu aktiviteyi oldukça özel yapıyor. Birçok mağara yazın komple eriyor. Bazıları da erimeden dolayı yazın güvenli olmuyor. Kasım başı-Mart sonu arası gezilebiliyor ama yine de küresel ısınma gibi bir faktör olduğu için seyahatiniz başlangıç ve bitiş tarihlerine yakınsa özellikle gelmeden tur var mı diye kontrol edin.
Bizim turumuzda super jeep denilen, özel olarak modifiye edilmiş araçlarla belirli bir yere kadar ulaşım vardı. Oraya kadar olan yol gerçekten o kadar fazla çukur ile dolu ki, 4×4 ile bile gidilmez. Hatta midesi hassas olanlar için çok da önermiyoruz böyle bir yolculuğu. Sonrasında bize güvenlik ekipmanları dağıtıldı ve mağaraya kadar yaklaşık 15-20 dakikalık bir yürüyüş yaptık. Tüm bunları aynı zamanda jeep’i de kullanan rehberimizle yaptık. Aynı zamanda ondan hem bölgeyle alakalı hem de mağarayla alakalı güzel bilgiler aldık.





Sonrasında grup olarak mağaraya girdik. Mağara muazzam. Daha önce böyle bir doğal güzellik görmediğimiz için de çok etkilendik. Ben susayım fotoğraflar konuşsun.
Mağaradaki tek sorun, bizden başka gruplar da olduğu ve geleceği için, biraz acele ile gezdik. O kısım biraz daha uzun olsa çok daha fazla keyif alabilirdik.
Tur yaklaşık 3 saat kadar sürdü. Biz çok keyif aldık. Pahalı mı? Çoook! Ama bunu zaten gelirken göze almıştık. Bizim için eşsiz bir deneyimdi. Pişman değiliz.
Instagram‘da bizi takip etmek isterseniz çok seviniriz. İzlanda paylaşımlarımıza #UHizlanda etiketinden ulaşabilirsiniz.
Youtube‘da da varız. Bekleriz!