Yıllardır yapmak isteyip sürekli ertelediğimiz İsviçre gezimizin ilk adımı için Jungfrau bölgesine doğru yola koyulduk. Yola koyulmadan önce plan oluşturmanın ne kadar zor olduğunu farkettik. Çünkü, görülecek çok fazla yer var ve zamanımız sınırsız değil.
Yazımızda 3 günlük İsviçre seyahatimizin detaylarından bahsediyor olacağız. Gittiğimiz bölgelerle ilgili daha detaylı bilgiler için sizi Interlaken, First ve Jungfrau yazılarına alalım.
Ne Zaman Gidilir?
Kış sporu amacıyla gitmiyorsanız, bu bölgede turizm Haziran ayı ile birlikte başlıyor diyebiliriz. Dört bir yanı dağlarla çevrili olduğu için havanın keyifli bir geziye uygun hale gelmesi Temmuz ayının başlarını bulabiliyor. Ekim ortasına kadar da benzer şartlarda devam ediyor.
Ulaşım Konusu
Biz ulaşım için kendi aracımızı kullanmayı tercih ettik. Bu tercihimizden de çok memnunuz. Çünkü, Lauterbrunnen bölgesinde yeterince tren saatlerini bekleyerek zaman kaybettik. En azından diğer bölgelere giderken bekleme süresini biraz azaltabilmiş olduk.
İsviçre için ulaşım konusundan detaylı bir şekilde bahsettiğimiz yazımıza buradan ulaşabilirsiniz.
Bölgede Nerede Kalınır?
Belirlediğimiz rotayı takip etmek için en uygun konaklama bölgeleri olarak Interlaken ve Luzern’i seçtik. Luzern’de en azından bir gün kalmak gerektiğini düşünüyoruz. Ama, alternatif otel bulabilirseniz Lauterbrunnen veya civar köylerde kalmanızı da önerebiliriz.
Rota
- Gün: Interlaken – Jungfraujoch – Trummelbach Şelaleleri
- Gün: First – Lauterbrunnen – Mürren – Iseltwald
- Gün: Pilatus Dağı – Luzern – Rhein Şelalesi
1. Gün: Jungfraujoch – Trummelbach Şelaleleri – Interlaken
Yolculuğun ilk gününde bölgenin en çok ziyaretçi çeken noktalarını aradan çıkartarak başlamak istedik. Jungfraujoch’a çıkabilmek için Kleine Scheidegg istasyonuna gitmek gerekiyor. Alsace yönünden geldiğimiz için navigasyon en kısa sürede ulaşabilmek için Grindelwald’e gitmemizi önerdi. Biz de aracımızı buradaki Eiger+ isimli otoparka bırakıp trene atladık.
Jungfraujoch
Diğer ismiyle Top of Europe, yani Avrupa’nın en yüksek noktasını ziyaret etmek üzere yola çıktık. Önce Grindelwald – Kleine Scheidegg trenini kullandık. Yaklaşık 30 dakika süren yolculuğun ardından, zirveye çıkan trene atladık. Bu trende geçen 45 dakikanın ardından Jungfraujoch’taki gezileri yapmaya başlayabildik. Avrupa’nın en uzun buzulu Aletsch ve panoramik zirve manzarasını aklımıza kazıyıp geri dönüş için yola çıktık. Burası için en az 2.5-3 saat ayırmanızı öneririz. Üzerine bir de trenler arasında geçen bekleme ve yolculuk sürelerini ekleyince toplam 6-7 saat civarında bir zamanınızı burada geçiriyorsunuz. Daha fazla detay için Jungfraujoch yazısına alalım.

Trummelbach Şelaleleri
Jungfrau’dan doğrudan Lauterbrunnen’e döndük. Köyü yarın tekrar ziyaret edeceğimiz için doğrudan Trummelbach Şelalelerine gitmek üzere 141 numaralı otobüse atladık. Şelaleleri diyoruz, çünkü köyde bulunan 72 şelalenin 10’u burada. Avrupa’da bir dağın içerisinde yer alıp ziyaret edilebilen en büyük şelaleler burada. Tamamen buzul ve dağlardaki karların erimesiyle besleniyor. 11 CHF giriş ücreti var ve akşam 6’da kapanıyor. Asansörle dağın üst noktasına çıkıp 10 şelaleyi sırasıyla görebilirsiniz. Karanlık tünellerden ilerlerken, suyun sesi insanı biraz ürkütmüyor değil. Dakikada 20.000 litre su taşıyor. Çıkabilecek sesi hayal edebilirsiniz. Tüm şelaleleri gördükten sonra 141 numaralı otobüsümüze (3.2 CHF) atlayıp tekrar Grindelwald’e gitmek üzere Lauterbrunnen istasyonuna dönüyoruz.



Interlaken
Aracımızı tekrar alıp, Interlaken’a geldik ve aracımızı bu sefer de otelin otoparkına bıraktık. Sürekli otopark ücreti ödememek için, ücretsiz parka sahip bir otel bulmanızı öneririz. Biz Hotel Du Nord’da konakladık. Buraya geliş amacımız tabii ki otelde zaman geçirmek değildi. Interlaken ve etrafındaki zümrüt yeşili iki gölü yukarıdan görebilmek için Harder Kulm’e doğru yola çıktık. Harderbahn isimli istasyondan 10 dakika süren teleferik yolculuğu ile ulaşılan Harder Kulm bölgenin en iyi manzarasına sahip nokta. Jungfrau, Eiger gibi dağların eşlik ettiği enfes bir Thun ve Brienz Gölü görüntüsü var. Biz gün batımı için geldik. Gün doğarken de manzara çok iyiymiş. Ancak, yaz aylarında maalesef teleferik saat 9’da başladığı için gün doğumunu görmek mümkün değil. Günü burada kapatıp otelimize tekrar dönüyoruz.



2. Gün: First – Lauterbrunnen – Mürren – Iseltwald
First
Güne erken başlıyoruz. İlk teleferiği yakalayıp Cliff Walk’u boş yakalayıp, fotoğraf için biraz vaktimiz olsun istiyoruz. Interlaken Ost istasyonundan Grindelwald trenine atlayıp Firstbahn’a doğru yola çıktık. First’te bizi 2 saatlik bir yürüyüş, heyecanlı bir mountain cart sürüşü ve Cliff Walk bekliyor. Detayları için First yazımızı inceleyebilirsiniz.



Lauterbrunnen
Dün sadece uğradığımız Lauterbrunnen köyüne geri döndük. Bugün amacımız köyün en güzel noktalarından fotoğraflar çekip, dağ manzarasının keyfini çıkartmak. Köye gelir gelmez dikkati çeken Staubbach Şelalesi’nin arka tarafına tırmanmak üzere köyün içlerine doğru ilerliyoruz. Şelale girişinin hemen karşısında yer alan Friedhof mezarlığına girmeden edemedik. Sonrasında birkaç yüz basamaklık yoldan ilerleyip şelaleye ulaştık. Şelalenin arka tarafı dediysek gürül gürül akmasını beklemeyin. Mevsimsel olarak akan su miktarı değişiyor. Bizim şansımıza rüzgardan bize doğru uçuşan su damlaları düştü. Gün batımını Brienz Gölü kıyısında yapmak istediğimiz için hızlı adımlarla istasyona doğru geri dönüyoruz.



Mürren
Sıradaki durağımız Mürren, aslında köyün kendisinden çok etrafındakiler ünlü. Jungfraujoch alternatifi olan Schilthorn zirvesine çıkmak için bu köyden geçmeniz gerekiyor. Yine Gimmelwald – Mürren arasındaki yürüyüş rotası da buradan başlıyor. Eğer bu alternatif rotaları yapmayacaksanız, şimdiden uyaralım köy kayak malzemelerinin satıldığı bir geçiş noktasından fazlası değil. Biz artık Jungfrau oksijenini son defa içimize çekip Luzern yoluna çıkıyoruz.



Iseltwald
Luzern yolu Brienz Gölü etrafından ilerliyor. Gölün zümrüt yeşiline yakından bakmadan geçmek istemediğimiz için, gün batımını burada karşılamak istedik. Bunun için Iseltwald’i seçtik. Bunda etrafındaki şelale ve iskelesinin yaydığı huzur etkili oldu tabii. Detayları için yazımıza bakabilirsiniz.



Luzern
Luzern’e dönüp otelimize yerleştikten sonra, Luzern’i gece görmek için otelimizden çıktık. Şehir merkezinde otopark fiyatları gecelik 50 CHF civarına kadar çıkabiliyor. O yüzden otelinizin otoparkı olması yine önemli. Biz Ameron Luzern Hotel Flora‘da kalmayı tercih ettik. Şehir merkezinde olması da bunda etkili oldu. Şapel Köprüsü’nden geçip, yolun karşısındaki Rathaus Brauerei’de geceyi kapattık. Yarın tekrar buralara geleceğiz.



3. Gün: Pilatus Dağı – Luzern – Rhein Şelalesi
Son günümüzde 2200 metrelik yüksekliğe de çıkacağız, Avrupa’nın en büyük şelalesini de göreceğiz.
Pilatus Dağı
Güne tabii ki yine sabahın erken saatinde başlıyoruz. Golden Round Trip adı verilen turu yapıyoruz. Luzern Gölü’nde tekne turu, dünyanın en dik treniyle zirveye çıkış, teleferikle iniş ve son olarak otobüsle başlangıç noktasına dönüş şeklinde olan bir tur bu. Ücreti kişi başı 104 CHF. İndirim kartlarıyla daha ucuza almanız mümkün. Turun amacı, Luzern’deki toplu taşıma araçlarını tanımak gibi görünse de değil. Amaç, 2200 metrelik Pilatus zirvesine çıkıp, Luzern bölgesini tepeden görmek. Tur toplamda 4.5 saat sürüyor. Bizim kesinlikle çok keyif aldığımız bir tur oldu. Zirvede harcayacağınız süreyi uzatmak veya kısaltmak sizin elinizde. Zirvede çeşitli sportif aktiviteler, yürüyüş yolları ve seyir noktaları mevcut. Zirvede yaklaşık 2 saat geçirdikten sonra Luzern’i gezmek için geri dönüyoruz.



Luzern
Çok küçük ve tatlı bir şehir olan Luzern’de görülmesi gereken ilk iki nokta Şapel ve Saman köprüleri. Reuss nehri üzerinde yer alan bu ahşap köprülerin orijinalleri oldukça eski zamanlara uzanıyor. Maalesef yakın zamanda yandıkları için şu an üzerinde yürüdüğümüz oldukça yeni köprüler. Özellikle Şapel Köprüsü etrafındaki çiçekler ve 35 metrelik su kulesi ile çok etkileyici görünüyor. Köprüleri gördükten sonra şehir surlarından geriye kalmış olan Musegg duvarını görüp, İsviçre’nin en çok ziyaret edilen anıtı olan Aslan Anıtı’na doğru ilerliyoruz. Fransız devrimi sırasında kralı korurken hayatını kaybeden İsviçreli muhafızların hatırası için yapılmış bir anıt. Bir parkın içerisinde ve üzerinde bu tarihi anı anlatan bir çok ayrıntı mevcut. Luzern’deki kısa turumuzu tamamlayıp Almanya’ya doğru yola çıkıyoruz.



Rhein Şelalesi
Avrupa’nın en büyük ve uzun şelalesi olan Rhein, Alman İsviçre sınırında yer alıyor. Sınırın İsviçre tarafında kalsa da, etrafındaki yerleşim yerleri Almanya’ya geldiğimizi gösterir gibi. Aracımızı şelalenin saray tarafında yer alan otoparka bırakıyoruz. Akşam 18.00’den sonra otopark ücretsiz, öncesinde 5 €. Otoparktan ilerlediğiniz anda gürül gürül akan suyun sesi kulağınıza geliyor. Trummelbach’ın sesi, burada vızıltı gibi kalıyor. Burada şelalenin dibine kadar gidip suya dokunabiliyorsunuz. Tabii cesaretiniz varsa. Bu kadar yakından şelalenin görkemini tam anlayamayıp, bir de yolun karşısına geçiyoruz. Buradan tüm görkemiyle karşımızda duran 130 metre genişliğindeki şelaleye veda edip, Heidelberg’e doğru yola koyuluyoruz.



Artık İsviçre’ye veda etme zamanı. Tekrar gelmek üzere sabırsızlandığımız yeni bir rota kazanmış olmanın sevinci ve Rhein’in gürültüsü eşliğinde yolumuza devam ediyoruz.
Instagram‘da bizi takip etmek isterseniz çok seviniriz.
Youtube‘da da varız. Bekleriz.