İnternette Hollanda diye aradığınızda, Amsterdam kanalları ile birlikte en çok göreceğiniz Giethoorn fotoğrafları olacaktır. İlk gözünüze çarpacak şey fotoğraflarda hiç araba olmaması olacak. Gerçekten de araç girişi belli bir noktadan sonra yasak. Ulaşım için sadece bot ya da bisiklet kullanabilirsiniz. Tabi her zaman yürümek de bir çözüm. İkinci önemli nokta ise ortamın adeta Yüzüklerin Efendisi setinden fırlamış gibi görünmesi olacak. İlk gittiğimizde kendimizi Shire – Baggins diye kapı kapı dolaşırken bulduk.
Tarih
Giethoorn , bataklık kömürü (turba) olarak bilinen bir bitkinin toplayıcılığı ile geçinen oldukça küçük bir köy. Bugün gördüğünüz tüm göl ve kanallar bu bitki toplandıkça ortaya çıkmış. Yani herşey tamamen insan yapımı. Ancaaak, 1958 yılında Fanfare isimli filmde set olarak kullanılmasıyla bir anda talih köylülerin yüzüne gülmüş. Film hala Hollanda’da en çok hasılat yapan 2. film. Bu sayede ülke çapında bir Giethoorn turizmi başlamış. Instagram çağının başlamasıyla birlikteyse, köy global bir fenomene dönüşmüş durumda. Özellikle Çin’de büyük bir fenomen olan bu köy yılda 150-200 bin Çinli turist ağırlamakta.

Ulaşım
Giethoorn’a toplu taşıma ile ulaşım için tek alternatifiniz bulunuyor. Amsterdam Centraal istasyonundan başlayacağınız yolculuk bir tren ve bir otobüs aktarması sonucu yaklaşık 2 saatinizi alacak. Hollanda trenlerine çok güven olmayacağı konusunda uyaralım ve sizi güncel rota bilgisine alalım.
Arabanız olması durumunda 1.5 saat ve 120 km süren bir yolculuk sonunda Giethoorn’a ulaşabilirsiniz. Aracınızı, bu ücretsiz otoparka bırakıp dilediğiniz gibi uzun uzun gezebilirsiniz.
Aktiviteler
Şehre doğru ilerlerken sizi tekne kiralayanlar karşılayacak. Burada 2 seçenek bulunuyor. Birincisi kendi kullanabileceğiniz tekneler. 5 veya daha fazla kişilik bir grupsanız kendi teknenizi kiralamak daha ucuz bir çözüm haline geliyor. Kira ücreti saatlik 35 €’dan başlıyor -bir saat fazlasıyla yeterli. Tekneleri kullanabilmek için otomobil ehliyetiniz olması yeterli. Mantık çünkü hemen hemen aynı.





İkinci seçenek ise büyük tur tekneleri -büyük dediğimize bakmayın 40-50 kişilik botlar bunlar. Yaklaşık bir saat süren bu tur boyunca, kaptan size köyün tarihi ile ilgili bilgiler verecek. Tura katılmak isterseniz ise kişi başı 6.5 € ödemeniz gerekiyor. Bu ücrete bir bardak çay/kahve de dahil.
Her iki seçenek de başladığınız noktada bitecek. Sonrasında şehre doğru yürümeye başlayabilirsiniz. Yol üzerinde yerel peynir tadımı yapabileceğiniz dükkanlar, restoranlar göreceksiniz. Çekinmeden hepsini deneyebilirsiniz. Giethoorn gezilerimizde, köyde yer alan neredeyse tüm restoranları denedik. Aşağıda bahsedeceklerimiz dışındakilerin tamamı benzer tipte yiyecekleri servis ediyor ve kalite oldukça yeterli seviyede.
Dilerseniz şehrin girişinde bisiklet kiralayıp yola o şekilde de devam edebilirsiniz. Ancak gerek yolların darlığı gerekse turist kalabalığında bu seçenek çok verimli olmuyor.
Yürüyüşünüze devam ettiğinizde az önce tekne ile geçtiğiniz bölgeye ulaşacaksınız. Hemen girişte Giethoorn Müzesi’ni göreceksiniz. Vaktiniz varsa bir şans verebilirsiniz. Bundan sonrası şehirde yer alan 150’den fazla köprüyü tek tek gezmek, hediyelik eşya mağazalarını incelemek kalan seçenekleriniz.





Konaklama
Şehirde birkaç saat geçirmenin yeterli olacağını düşünüyoruz. Ama gecesini de göreyim diyorsanız; köyde yer alan bir çok ev b&b konseptine dönüşmüş durumda. Tüm turistler gittikten sonra sessiz sakin hali de çok güzel oluyor.
Hotel Pergola hemen köyün girişinde yer alıyor. Kısa bir yürüyüş sonrası köyün merkezine ulaşabiliyorsunuz. Arabalıysanız önünde kocaman otopark var. Zaten köye arabayla giriş olmadığı için herkes arabayı buraya bırakıyor. Kahvaltı dahil.
Farklı bir konsept denemek isterseniz Hollanda’da en güzel alternatif bot evler. Giethoorn kanallarında konaklamak için önerimiz Bed-on-a-Boat. Kesinlikle çok farklı bir deneyim. Tavsiyemizdir.
Kalabalık gruplar için Giethoorn Lodge çok iyi bir alternatif. Zira 9 kişi kalabiliyor. kişi başı fiyat çok uyguna geliyor.
Son önerimiz de Hotel de Harmonie. Buranın da konumu çok iyi ve kahvaltı dahil.
Yeme İçme
Grand Cafe Fanfare
Sokaklarda yürümekten yorulduğunuz anda karşınıza Grand Cafe Fanfare çıkacak. Çünkü tam olarak şehrin orta noktasında yer alıyor. Oldukça geniş bir menüleri bulunuyor. Yerel bir lezzet denemek isterseniz Ambachtelijke rundvlees bitterballen (El yapımı dana etli kroket) öneririz. Düğün, doğum günü gibi etkinlik kutlaması için yerel halk tarafından da çok tercih edilen bir mekan. O nedenle her an kendinizi bir partinin ortasında bulabilirsiniz.
Ristorante Fratelli
Köyün göbeğinde gerçek bir İtalyan restoranı keyfi yaşamak paha biçilemez bir keyif. Restoran Davide ve Salvatore adına iki Sicilyalı kardeş tarafından işletiliyor. Pizzası da makarnaları da oldukça kaliteli. Özellikle yemek sonrası bir kahvelerini içmenizi öneririz. Hollanda’da kaliteli kahve bulmak büyük problem. O yüzden İtalyan kahvesi bulmuşken içmemezlik etmeyin.