Yıllardır belgesellerde görüp iç geçirdiğimiz ama bir türlü de planlara dahil edemediğimiz bir yerdi Norveç. Bunda tabi ki ülkenin pahalı olmasının büyük etkisi vardı.
Ama kafaya koymuştuk. O Pulpit Rock’a tırmanılacak ve o fiyortlar görülecek!
Doğasının muhteşem olduğunu zaten biliyorduk. Ancak, bu kadarını biz de beklemiyorduk. Resmen en sevdiğimiz ülkelerden biri oldu. Tekrar gitmek için hayal kurar olduk.
Gelin siz de hayallerinizi ertelemeyin ve rehberimize buyrun .
Ne kadar kalınır?
Norveç çoook büyük bir ülke. Yüzölçümü Türkiye’nin yaklaşık yarısı kadar ancak nüfüs 2019 itibariyle 5.3 milyon. Bu yüzden planınızı yaparken ülkenin büyük oluşundan da yola çıkarak, bizce en az 1 hafta ayırmaya gayret edin. Eğer ki rahat rahat gezeyim diyorsanız onu 10 gün yapın.

Norveç pahalı mı?
Norveç çok pahalı. Yani öyle böyle pahalı değil. Bizim gözümüzde İsviçre ile yarışır. Bazı konularda tabi ki yapacak bir şey yok. Ama, gerekirse ek bagaj alıp yanınızda uzun süre dayacanak yiyecekler, atıştırmalıklar, iyi bir termos ve su matarası getirmenizi şiddetle tavsiye ediyoruz.
Tabi ki bir noktada içim dışım kraker oldu diyeceksiniz. Biz bu yüzden ara ara bir iki restoranda yemek yedik, kahve içtik. Bunların da detaylarını yazılarımızda bulabilirsiniz.
Ne zaman gidilir?
Bize kalırsa en güzeli yazın gitmek. Çünkü, Norveç’in havası çarpar, tabiri caizse yamultur. Günler de oldukça uzun oluyor yazın. Ama turistlerin en çok tercih ettiği sezon da yaz olduğu için uçak ve konaklama fiyatları da tavan yapıyor. Biz Nisan’da gittik. Şansımıza öyle güzel bir hava vardı ki, iyi ki de Nisan’da gitmişiz dedik.
Bir de aslında ilkbahar karların eriyip, buzların çözüldüğü ve şelalelerin coştuğu zaman. Belki dikkate alırsınız.





Rota belirleme
Biz kuzey tarafını bir sonraki seyahatimiz için düşündüğümüzden bu plana dahil etmedik. Bu yüzden aşağıdaki haritada görülebileceği gibi Oslo-Kristiansand-Pulpit Rock-Stavanger-Bergen-Flåm-Gelio-Oslo rotasını izledik.





Yol üzerinde o kadar güzel manzaralarla karşılaştık ki defalarca fotoğraf ve drone molası verdik. Bu yüzden planlama yaparken bunu da hesaba katın.





1.Gün
Oslo Gardermoen Havaalanı’na inip arabamızı kiraladık. Şansımıza bir de bir üst kategori araba verdiler. Süper başladık yani. Bir de ne olur ne olmaz diye her şey dahil sigorta aldık. Bu konularda risk almayı pek sevmiyoruz. Ama siz kendinize güveniyorsanız almasanız da olur.
Oslo’da vakit geçirmeden direkt Kristiansand’a geçtik. Aslında tatlı bir şehir. Ama, biz burayı ertesi gün gitmek için can attığımız Pulpit Rock yani Preikestolen için bir ara destinasyon olarak kullandık.
Bu evde kaldık. Ev bizim için büyüktü çünkü arkadaşlarımız son dakika çıkan bir aksilik yüzünden bize katılamadılar. Biz de rezervasyonu iptal edemedik. Oldukça memnun kaldık evden.
2. Gün
Ertesi gün sabah erkenden yola çıktık. Pulpit Rock’a vardığımızda saat 11:00 civarıydı. Hemen arabayı park ettik. Bu kısmı ayrı bir yazıda anlatacağız. Tırmanıştan sonra doğruca Stavanger’e geçtik. Aslında o kadar yorgunduk ki. Otele eşyalarımızı bırakıp, şehri keşfetmeye çıktık. Stavanger detayları için buraya tık tık.





3. Gün
Yine sabah erkenden yollara düştük. Bu sefer varış noktamız Bergen. Bergen’e varıp şehri doya doya keşfettik. Bergen gezi rehberimiz de burada.





4. Gün
Flåmsbana
Sabah Bergen’den çıkıp Flåm’a (Flom diye okunuyor) geçtik. Lonely Planet’in en güzel tren yolculukları arasında gösterdiği nostaljik tren Flåmsbana ile 20 kilometrelik bir yolculuk bizi bekliyordu. Bu trenle mühendislik harikası 20 adet tünelden geçiyorsunuz ve Myrdal’a ulaşıyorsunuz. Tünellerin 18’i el yapımı. Evet yanlış duymadınız. Aynı zamanda ulaşım için de kullanılılan tren yol boyunca tırmanıyor. Kjosfossen Şelalesi’nde bir fotoğraf molası oluyor. Ayrıca burada bir de sürpriz var ama maalesef sezon daha başlamadığından biz denk gelemedik. İpucu: Kırmızılı kadın.





Bu yolculuk için biletinizi internetten önceden almanız gerekiyor. Tek yön veya gidiş dönüş alabilirsiniz. Eğer arabayla buraya ulaştıysanız gidiş dönüş bilet almak daha mantıklı olabilir. Ayrıca yürüyüş yolları da mevcut. Ancak biz vaktimiz kısıtlı olduğu için bunu yapamadık. Eğer Myrdal’dan devam edecekseniz tek yön bilet alabilirsiniz.





İlk ve son seferler indirimli ama biz gün ortası ulaştığımızdan kişi başı 490 NOK verdik. Dilerseniz iptal için de bir miktar para vererek acil durumlar sigortayı kullanabilirsiniz. Bunun da ücreti 49 NOK. Fakat son dakikaya kalırsanız, uçak bileti gibi tren biletinin de fiyatı artıyor. Seyahat tarihiniz belli olur olmaz bu işi halledin. Detaylı bilgi burada.
Yol boyu manzaralar çok güzel. Masal gibi bir yolculuk. Trende sürekli bilgilenirme anonsları oluyor. Şu an sağınızda şunu görüyorsunuz, birazdan solunuzda şu var gibi. Onları dinlemeye çalışın. Bir sürü şelale göreceksiniz.





Tek yön yaklaşık 1 saat sürüyor ama o zaman nasıl geçiyor hiç anlamıyorsunuz. Dilerseniz son durakta inip dönüşü sonraki trenlerle de yapabilirsiniz. Ancak buna önceden karar vermeniz ve biletinizi ona göre almanız lazım.
Eğer tren kalabalık ve tek yön biletiniz varsa, Myrdal yönünde trenin sağına, Flam yönünde ise sol tarafına oturmaya çalışın. Çünkü görülecek şeylerin çoğu o tarafta.
Trene binmeden önceki kısımda Flåmsbana ile ilgili bir müze, kocaman bir hediyelik eşya dükkanı, bilgilendirme ofisi (WC buranın içinde), bir pastane ve restoran bulunuyor. Dönüşte buralarda birşeyler atıştırabilirsiniz dilerseniz.
Müze oldukça sevimli ve bilgilendirici. Vaktiniz varsa mutlaka uğramanızı öneririz.
Fiyort Safari
Biz tren yolculuğunu yaptıktan sonra hayatımız boyunca unutamayacağımız Fiyort Safari’ye katıldık. Ücreti epey yüksekti. Bu yüzden almadan önce oldukça kararsız kalmıştık. Ama, safari tamamlandığındaki hissiyatımız sıfır pişmanlık.
Bu turda sizi hücum botlarla fiyortların arasında unutamayacağınız bir gezintiye çıkarıyorlar. Üzerinize su geçirmeyen özel bir kıyafet giyiyorsunuz. Can yeleği, çift kat eldiven, gözlük gibi tüm ekipmanlar tur şirketi tarafından size sağlanıyor. Hazırlık için en az 15 dakika önce gitmeye çalışın. Kıyafetler rahatsız olsa da oldukça faydalı. Dilerseniz eşyalarınızı oradaki dolaplara bırakabilirsiniz.





Bottaki bilgilendirme sonrası tur başlıyor. Botla şelalelerin çok yakınına gidebiliyorsunuz. Zaten göreceksiniz her yer şelale. Yol boyunca rehberimiz ve kaptanımız fotoğraf ve bilgilendirme molaları verdi. Seyir esnasında rehberi duyma şansınız yok. Fotoğraf çekmek bile rüzgar sebebiyle oldukça zor.
Yol boyunca sevimli köyler gördük ve enteresan hikayeler dinledik. Örneğin bir tepede şu an Bed & Breakfast olarak işletilmekte olan bir ev gördük. O kadar popülermiş ki bütün sene için rezervsyonlar yapılmış. Ulaşımı da oldukça zor. Merak edenler için detayı burada. Malesef Norveçce.





Ama turun yıldızı kesinlikle Nærøyfjord idi. Zaten kendisi 2005’ten beri Unesco Dünya Mirası Listesi’nde yer alıyor. Bunun sebebi de 500 metreye kadar daralan genişliği ve etrafındaki tepelerin oldukça dik olması. Bu tam olarak “anlatamam görmen lazım” durumu. Bütçeniz el veriyorsa bu turu kesin yapın. Kişi başı fiyat 760 NOK. İptal sigortası isterseniz o da 76 NOK.





Kesinlikle bu paraya değer. Fiyortların arasında gezerken o kadar farklı bir hisse kapılıyorsunuz ki…





Tur sonrası hızlıca bir yemek yiyip yarım saatlik mesafede bulunan Stegastein View Point’e çıktık. Her hangi bir giriş ücreti yok. Burdan Aurlandsfjord’u 650 metre tepeden görebilirsiniz. Buraya güzel bir platform yapmışlar. Oldukça keyifli. Arabanız yoksa tur da satın alabilirsiniz buradan.Yol tek şerit. Bu yüzden fazla hız yapmayın. Karşıdan bir araç gelirse kaçmak için cepler var. Yakın olan araç o cebe girip, diğer araca yol vermek zorunda.
Burayı da gördükten sonra Oslo öncesi son durağımız olan Gelio’ya geçtik. Burada kayak yapmak mümkün aklınızda olsun.
Biz geceyi bu evde geçirdik. Manzarası çok güzeldi. Ama biraz pahalı olduğunu da belirtelim.
5. Gün
Yine herkesler sıcacık yatağında yatarken bu sefer de Oslo yollarına düştük. Oslo için ayrıca bir yazı yazıyor olacağız. 5. günde Oslo’yu gördük ve geceyi Oslo’da geçirdik.
6. Gün
Bugün Oslo’da göremediğimiz yerleri görüp, akşam uçağıyla evimize döndük.
Vaktimiz olsaydı Trolltunga’ya giderdik. Siz eğer daha uzun süreli bir plan yapıyorsanız dahil edebilirsiniz. Kendisi şöyle bir şey.





Bol bol doğa, temiz hava, şelale olan Norveç gezimiz unutulmazlar arasında yerini aldı.