Macaristan’ın başkenti Budapeşte uzun zamandır gitmek isteyip bir türlü denk getiremediğimiz şehirlerden. Sonunda klasik Prag-Budapeşte-Viyana üçlemesini yaptığımız gezimizde kendisiyle tanışma şansına nail olduk ve ilk gördüğümüz anda vurulduk. Nasıl bir beklentiye girmemiz gerektiğini çok bilmeden başladığımız Budapeşte yolculuğunu anlatmaya Budin’den mi Peşte’ten mi başlasak bilemiyoruz. Her iki şehrin de kendine has ayrı bir havası var. Belki de bu sayede herkese hitap edebilecek bir vaadi var Budapeşte’nin. Görülecek tarihi yapıları, gece hayatı, yemesi içmesi, kaplıcaları ve ışıl ışıl olan gecesi ile Budapeşte Avrupa’da mutlaka görülmesi gereken şehirlerden.
Budapeşte seyahatimizi Hollanda’dan başladığımız uzun bir yolcululuğun parçası olarak gerçekleştirdik. Budapeşte Yeme İçme Rehberi’ne de mutlaka göz atın. Rota üzerindeki diğer noktalarla ilgili yazılarımıza aşağıdan ulaşabilirsiniz.
Budapeşte’ye Ne Zaman Gidilir?
Özellikle turist sayısının nispeten daha az olacağı bahar ayları, yani Nisan-Mayıs ve Eylül-Ekim ayları şehrin en güzel zamanları diyebiliriz. Yazın fazla sıcak, kışın da fazla soğuk olduğu için canınız sıkılabilir. Yine de soğuk havalarda Széchenyi’nin açık havuzlarında keyif yapma olanağını değerlendirmek isteyebilirsiniz. Biz gezimizi Nisan sonu gerçekleştirdik. Oldukça keyif aldık.

Dünyaca ünlü Sziget Müzik Festivali her yıl Ağustos ayında yapılıyor ve her yerden akın akın insan geliyor. Line upları oldukça başarılı. Partilemek isteyenlerdenseniz, seyahatinizi festival tarihinden önce veya sonrasına denk getirebilirsiniz. 2022 yılının programını da şuraya bırakalım.
Budapeşte’de Kaç Gün Gerekli?
Yazının girişinde bahsettiğimiz gibi Budapeşte’nin herkese yönelik bir vaadi var. Tarihi yapılar, şehrin her yerini görebileceğiniz seyir terasları, devasa parklar, Tuna Nehri’nin kenarında keyif yapacak yerler, açık hava termalleri, onlarca cafe/restoran, oldukça renkli bir gece hayatı. Bunların hepsinden biraz olsun denemek isterseniz en az 2 tam güne ihtiyacınız var. Biraz daha yavaş tempo tercih ediyorsanız bunu 3’e çıkarmak güzel olacaktır. Biz tam 2.5 gün geçirdik. 1 hafta da kalsaydık mutsuz olmazdık.
Budapeşte Pahalı mı?
Güzel haber. Budapeşte birçok Avrupa ülkesine göre hala ucuz. Bu yüzden kendisini daha da çok sevdik. Macaristen kendi para birimi olan Macar Forinti’ni (HUF) kullanıyor. Biz genelde harcamalarımızı ATM kartımızla yaptık ve nakite çok az ihtiyaç duyduk.
Eğer para bozduracaksanız, bu işi havaalanında yapmamanızı öneriyoruz. İlle de yapacaksanız şehir merkezindeki döviz bürolarını tercih edebilirsiniz.
Birçok mekan Euro ile de ödeme kabul ediyor. Böyle yaptığınızda biraz daha düşük kurdan hesaplama yapsalar da, para üstünü Forint olarak alabilirsiniz.





Budapeşte’de Ulaşım
Havalanından şehir merkezine ulaşmak için 200E numaralı otobüse binip bir metro istasyonuna ulaşmanız gerekiyor. Sonrasında da gideceğiniz yere göre bir metroya binebilirsiniz. Bu yöntem merkeze ulaşmak için en ucuz olan yöntem.
Diğer bir seçenek olarak da taksi/Uber/Bolt seçenekleri birkaç kişiyseniz mantıklı olabilir.
Her şeyden önce şehirde toplu taşıma gerçekten mükemmel diyebileceğimiz seviyede. Sovyet döneminin en büyük katkılarından birisi diyebiliriz. Metro duraklarına girdiğinizde Moria madenlerine girmiş gibi hissedebilirsiniz. Gerçekten çok derine yapılmış istasyonlar. Sığınak olarak inşa edilmelerinin payı var bu konuda. Toplu taşıma mükemmel olduğu kadar ucuz da. Günlük sınırsız biniş kartı sadece 4 €. Bu biletle metro, tramvay, otobüs gibi tüm toplu taşıma araçlarına binebiliyorsunuz. Toplu taşıma ile uğraşmak istemediğinizde Bolt/Uber kullanabilirsiniz. En uzak mesafe için 10 € gibi bir ücret ödedik.
Budapeşte’de Nerede Kalınır?
Şehir her ne kadar kompakt bir yapıda olsa da, görmek isteyeceğiniz yerler nehrin iki yakasına sıralanmış durumda. O yüzden emin olun toplu taşıma kullanacaksınız. Toplu taşıma kullanacağınız için de merkezde olduğunuz sürece nerede kaldığınızın çok önemi yok. En uzak mesafe metro, tramvay veya otobüsle 15 dakika sürüyor. Turistik noktalara yakın olan Medos Hotel ve Paulay Downtown Apartments mekanların bol olduğu bölgedeki InnerCity Apartments ve Elite Rooms & Apartments otel önerilerimiz olabilir.
Budapeşte Gezilecek Yerler
Gezilecek yerlerin bir çoğuna yürüyerek ulaşabilirsiniz. Sadece nehrin karşı kıyısındaki Fisherman’s Bastion ve Buda Kalesi ile merkezden biraz uzakta yer alan Széchenyi Termal için mesafe kat etmeniz gerekiyor. Ama merak etmeyin onlar da 15 dakika kadar sürüyor.
Parlamento Binası





Ülkenin 1000. Yılı şerefine 1896 yılında açılmak üzere inşaatına başlanan bu harika yapıda bir çok farklı sembol de bulunuyor. Öncelikle Viyana Belediye Binası ve Westminster Sarayı’ndan esinlenme olduğunu söyleyelim. En yüksek kule 96 metre yüksekliğinde ve 96 basamaklı bir merdiven ile çıkılıyor. Aynı zamanda yasal olarak başka bir binanın 96 metreden uzun olması yasak. Şehrin en önemli yapılarından biri olan St. Stephen’s Bazilikası‘nın da kule yükseliği 96 metre. Her iki kurumun da aslında eşit önemde olduğunu vurgulamak için böyle tasarlanmış. Buda Kalesi’nin tam karşısına yani kralın tam görebileceği yere yapılma sebebi ise, gücün halktan geldiğini hatırlatmak.
Kocaman bir bina ve gecesi kesinlikle ayrı güzel. Bu güzelliği gün batımında yakalamanız için ısrarcıyız. Zira yavaş yavaş ışıklandırılmasına şahit olmak çok güzel bir deneyim. Tabii bunu yapabilmeniz için Buda tarafuna geçmeniz gerekiyor.





Halen aktif olarak kullanılıyor ancak bu görkemli bina ziyarete açık. Ziyaretçilerin %80’i yabancılardan oluşuyor ve gerçekten çok ilgi çeken bir yer. Burayı sadece rehberli tur ile gezebiliyorsunuz. Ama biletler çok hızlı tükendiği için bizim gibi Macar dilinde bir tura katılmak zorunda kalmak istemiyorsanız çok önceden almanız şart. Biletleri şuradan alabilirsiniz. Ayrıca Avrupa Ekonomik Bölgesi’nde yaşayan kişiler bileti %50 indirimli olarak alabiliyorlar. Biz Hollanda’da yaşadığımız için bu indirimden faydalandık.
Shoes on the Danube Bank





Son yüzyılda ülkenin başından geçenler adeta bir korku filmi gibi. İkinci Dünya Savaşı, Arrow Cross dönemi ve sonrasında komünist yönetimin yaşattıkları gerçekten korkunç. Üstelik bu üç dönemin başrollerinde hep benzer insanlar olması işi daha da korkunç noktaya taşıyor. Macaristan’da bu dönemlerde en büyük sıkıntıyı yaşayan kesim, kimseyi şaşırtmayacak şekilde Yahudiler. Ülkedeki 1 milyona yakın Yahudi vatandaşın neredeyse yarısı bu dönemde öldürülmüş.
Öldürülen Yahudilerden değerli olduğu için ayakkabılarını çıkartmaları istenmiş. Sonrasında da soğuk Tuna Nehri’ne atılmışlar. Bu yaşananların unutulmaması için 2005 yılında bu anıt yapılmış. Bu işin arkasında Türk asıllı bir Macar olan Can Togay’ın olması da güzel bir detay.
Széchenyi Chain Bridge





İki şehri birbirine bağlayan ve Tuna üzerinde inşa edilen ilk köprü. 1849 yılında açılan bu köprünün şehir üzerindeki etkisi çok büyük. 2. Dünya Savaşı sırasında çok ciddi zarar gördüğü için tekrardan yapılmış. Aslında bugün gördüğümüz köprü o kadar da eski değil yani:) Köprüde görebileceğiniz gibi- Biz göremedik çünkü 2023’e kadar tadilatı devam edecek- kullanılan demirlerden alıyor ismini. Açıldıktan sonra en azından bir sefer yürüyerek karşı kıyıya geçmeyi ihmal etmeyin.
Fisherman’s Bastion










Geldik Budapeşte’de favorimiz olan bir yere. Buda tarafında yer alan ve yine Macaristan’ın tarihine atıflarda bulunulan oldukça etkileyici bir yapı. Burada göreceğiniz kuleler ülkeyi kuran Macar boylarının liderlerini simgelemesi için 7 adet ve göçebeliği simgelemesi için de çadır şeklinde yapılmış. Eski tarihlerde asker olarak da görev yapan balıkçılar burada pazar kurup satış yapıyorlarmış. Türkçe’de Balıkçı Tabyası olarak geçen ismi de buradan gelmekte.
Tarihi kısımları geç burayı nasıl gezeriz diyenleri cevapsız bırakmayalım. Burası 24 saat açık ve gezilebiliyor. Özellikle gün doğumu ve gün batımı için oldukça güzel bir nokta. Kuleleri birbirine bağlayan üstteki yola çıkmak ücretli. Ama sabah 9’dan önce veya akşam kapanış sonrası gelirseniz ücretsiz. Oldukça kalabalık olabildiği için mümkün olduğunca erken gelmekte fayda var.










Budapeşte’de fotoğraf çekebileceğiniz en güzel yerlerden biri. Biz erkenden gelip ilk iş normalde ücretli olan kısmı gezdik. Fotoğraf çekmeyi seviyorsanız burada kesin çok keyif alacaksınız. Buradan Parlamento Binası da harika gözüküyor. Hatta vaktiniz varsa buraya bir sabah bir de gün batımında gelmenizi öneririz.
Buraya gelmek için bir diğer alternatif de fünikülere binmek. Hatta fünikülerle çıkıp, yürüyerek de inebilirsiniz.
Matthias Kilisesi










Fisherman’s Bastion’un hemen karşısında bulunan Matthias Kilisesi’nin dışı bile oldukça etkileyici. Rengarenk çatısıyla bu bölgeye ulaştığınızda hemen dikkatinizi çekecek.
Yine oldukça eski tarihli bir yapı. Macar krallarının taç giyme törenlerine, Osmanlı işgalinde mucizelere tanıklık eden bir yer. Osmanlı işgali sonrası heykellerin yok edilmemesi için Meryem heykeli bir alçının arkasına gizlenip duvarın içine saklanmış. Haçlı ordusunun tekrar şehri ele geçirmek için uyguladığı kuşatma sırasında bir top atışı tam olarak bu duvarın dış kısmına isabet ediyor. Bu isabetli atış sonrası Osmanlı askerleri bir anda karşılarında Meryem heykelini görünce büyük moral kaybına uğruyor ve şehir aynı gün düşüyor. Bu tip hikayeleri sevenler için oldukça keyifli bir hikaye.





Turistik değerine gelirsek, kiliseye giriş ve kuleye tırmanmak için iki ayrı ücret ödemeniz gerekiyor. Her ikisinin ücreti de yaklaşık 5 €. Kulenin kapısı yarım saatte bir açılıyor. Tek yönlü bir merdiven olduğu için böyle bir yöntem tercih edilmiş. Özellikle sıcak aylarda 200’e yakın basamak zorlayabilir. Aşağıdan da manzara oldukça güzel. Kilise ise standart kiliseler gibi dini bir çok resme ev sahipliği yapıyor. Ancak, diğer dekorasyonları ile oldukça özel bir yere sahip diyebiliriz. O yüzden vaktiniz varsa es geçmemenizi öneririz.
Buda Kalesi (Budin Kalesi)
Osmanlı dönemi hariç yapıldığı günden beri ülkenin yöneticilerine konutluk yapan Buda Kalesi’nin bugün gördüğünüz hali 1750’li yıllarda inşa edilmiş. Günümüzde ise birçok önemli müzeye ev sahipliği yapıyor. İlginizi çekebilecek olanlar Macaristan Ulusal Galerisi ve Budapeşte Tarih Müzesi.
St. Stephen’s Bazilikası










Peşte tarafından şehri izlemek için en ideal nokta olması dışında, standart bir kiliseden/bazilikadan çok da farklı olmayan bir yapı. Kule ve bazilika girişleri ayrı biletlerle olduğu için sadece kuleye tırmanmayı tercih etmenizi öneririz. 200 basamaklık Matthias Kilisesi’nin aksine asansörle kulenin tepesine kadar çıkabiliyorsunuz. Kule ücreti yaklaşık 5 € ve kilise ise 3 €. Şehirde 96 metre yüksekliğinde olan iki binadan birisi aynı zamanda.
Dohány Sinagogu










Şehirdeki oldukça büyük Yahudi topluluğu için 1800’lü yıllarda oldukça modern anlayışla yapılan bu binayı görmenizi kesinlikle öneririz. Tabii biraz yüksek olan giriş ücretini bilmekte fayda var. 18 € genel olarak ucuz olan bu şehir için oldukça pahalı. Elhamra Sarayı’ndan, standart sinagog mimarisinden ve kiliselerden esintiler taşıyan bina bizce çok enteresan. Giriş biletini aldıktan sonra sinagogun içerisinde düzenlenecek ücretsiz rehberli turlara katılmayı unutmayın. Çünkü sinagog, özellikle İkinci Dünya Savaşı döneminde ve sonrasında Yahudilere uygulanan baskının merkezi sayılabilecek bir bölgenin tam ortasında. Rehberimiz, hem Yahudi kültürü hem de yaşananları çok güzel bir şekilde anlattı. Hatta yapılanları anlattığı kısımda göz yaşlarını tutamayanlar dahi oldu. Spoiler vermemek için detayları turunuza saklıyoruz.
Macar Devlet Opera Binası





Yine 1000. yıla hazırlık amacıyla yapılan müthiş bir opera binası. Avrupa’nın en iyi akustiğe sahip 3. opera salonuna ev sahipliği yapıyor. Fotoğraflardaki bölümler ücretsiz görebileceğiniz giriş kısmında. İç kısımları ve salonu gezmek isterseniz rehberli tur satın almanız lazım. Parlamentoda olduğu gibi burada da turlar çabuk tükeniyor. Gitmeden bilet almakta fayda var. Ücreti 10 €.
House of Terror
Yukarıda Yahudilere uygulanan baskı ve soykırım girişimlerinden kısaca bahsettik. Aslında sadece Yahudilere değil kendilerinden olmayan herkese aşırı baskı uygulayan bir rejime sahip olmuş yıllarca Macaristan. Bu bina da bu baskının merkezi diyebiliriz. Yıllar içinde rejimin adı değişse de, uygulanan baskı yöntemleri ve uygulayıcıları aynı kalmış. Hatta o kadar aynı kalmış ki bu bina hep merkez olarak kullanılmış. Macaristan’ın acı tarihine bir bakış atmak için oldukça küçük ve güzel tasarlanmış bu müzeyi es geçmemenizi öneririz. Giriş ücreti yaklaşık 7 €.
Varosliget
Burası içerisinde önemli noktaları da barındıran bir şehir parkı. Macaristan Güzel Sanatlar Müzesi, Vajdahunyad Kalesi (ilginizi çekerse içinde Tarım Müzesi var), Kahramanlar Meydanı (Hösok Tere) ve Széchenyi Termal‘i ilginizi çekebilecek olanlar. Buralara gitmeseniz bile, şehir parkları gündelik yaşama tanıklık etmek adına bizce harika yerler. Sırf bunun için bile parka göz atmanızı öneririz.
Széchenyi Termali





Budapeşte termal ve kaplıcalarıyla oldukça ünlü. Araştırmaya başlayınca buranın da ne kadar popüler olduğunu göreceksiniz. Özellikle kış aylarında 30 ve 35 derecelik sıcak suya açık hava havuzlarında oturmak oldukça keyifli. Çok yakın dönemde İzlanda’daki Blue Lagoon’u ziyaret ettiğimiz için bizi olduğundan daha az etkilemiş olabilir. 2009’da yenilenmesine rağmen biraz yıpranmış durumda, özellikle soyunma odaları. Giriş için çeşitli paketler mevcut. Soyunma kabini veya dolabı kullanımı seçenekleri en basit paketler. Bunun dışında masaj, bira spa gibi hizmetler mevcut. Havlunuzu yanınızda getirmeyi unutmayın. Çünkü, giriş ücretine dahil değil. Giriş ücreti kişi başı 19 €’dan başlıyor.
Central Market Hall





Şehrin en büyük pazar yeri. Yine 1890’larda inşa edilmiş ve o günden beri şehrin gıda ihtiyacını karşılama işini başarıyla yerine getiriyor. Turistler için de ucuza farklı farklı tezgahlardan karın doyurma imkanı sağlıyor.
Liberty Bridge





Chain Bridge kapalı olunca rengine ve sarı tramvaylarla olan uyumuna vurulduğumuz Liberty Bridge yetişti imdadımıza. Central Market Hall’dan çıktığınızda solunuzda kalan köprü olur kendisi ve bu köprüden geçtiğinizde aşağıda bahsettiğimiz Gellert Termal’ine ve Gerller Tepesi’ne ulaşacaksınız.
Gellért Termal





Gellert Tepesi’ne çıkmadan hemen önce, köprünün ayağında yer alan bu termal, kapalı havuz tercih edenler için daha ideal bir nokta. Széchenyi’de olduğu gibi çeşit çeşit paketler mevcut. Giriş ücreti 15 €’dan başlıyor. Burayı biraz daha özel yapan ise Art Nouveau tarzında yapılmış olan kapalı alanı. Termale girmeseniz bile ücretsiz olarak girip, içine göz atabilirsiniz.
Gellért Tepesi





Gellert Tepesi, bir çeşit kale yapısı olan Citadella, Özgürlük Heykeli, birden fazla seyir terası ve oldukça güzel bir parka sahiplik yapıyor. Peşte’yi bir de diğer taraftan izlemek için oldukça ideal bir lokasyon. Eğer yapacak her şeyi bitirdiyseniz, parkta biraz nefeslenmek ve keyif almak için buraya gelebilirsiniz.
Instagram‘da bizi takip etmek isterseniz çok seviniriz. Budapeşte paylaşımlarımıza #UHbudapeste etiketinden ulaşabilirsiniz.
Youtube‘da da varız. Bekleriz!